Gülen?den Gül?e Mektup

Gülen?den Gül?e Mektup (10 Ocak 2014, Cuma)

Fethullah Gülen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül?e bir mektup yazmış, ıslak imzayla göndermiş.

Şimdi mektuptan bazı pasajlar aktararak üzerinde durmak, Gülen?in ve bağlılarının kendilerine biçtiği rolü ve ruh hallerini anlamaya çalışacak, sonra da niye böyle davrandığına değinmek istiyorum:

??adanmış ruhların faaliyetlerinin ve müesseselerinin hedef alınması karşısında çok mahzunum??

Kendi cemaatini nereye yerleştirdiğine dikkat etmenizi istiyorum. Adanmış ruhlar, hizmet, adanmış müesseseler. Adanmışların kusuru olmaz, diyelim ki oldu o zaman bunları hoş karşılayacaksın. Çünkü onlar bu diyarın adamları gibi değildir, dünyevî beklentileri yok.

?Daha dershaneler meselesinin konuşulduğu ilk günlerde Sayın Başbakanımıza da değişik vesilelerle ifade edildi; milletimiz için faydalı gördüğümüz müesseselerin kapatılmamasını ve mevcut halleriyle misyonlarını ifa etmeyi sürdürmesini arzuladığımız hususu kendilerine iletildi. Bu hareketin gönüllülerinin genel ve sosyal medya aracılığıyla elden geldiğince nezaket çerçevesinde kendilerini ifade etmelerinin ortaya atılan itham ve iftiralar neticesinde başladığı kamuoyunun malumu.?

Millet için neyin faydalı olacağını bilen ve belirten bir yüce irade var; o da ?Hoca Efendi? dir. Onun iradesini ve emrini çiğnemek millet menfaatine aykırıdır, bu yanlış işten dönülmesi için ikaz edilen Başbakan dediğini yapmayarak yanlışın içine düşmüş. Gülen hareketi bir ?misyon? ifa ediyor, bu misyon, Türkiye için, dünya insanlığı için ve İslâmlık için gerekli ve elzemdir. Bunun önünü kesmek insanlığa ve İslâmlığa karşı suç işlemektir. Gülen?i takip eden bilir ki o, Peygamber tarafından görevlendirilmiş yüce dava sahibidir.

?Özellikle bir kısım medya kuruluşlarında kara propaganda sayılabilecek yayınları sona ererse, dost ve arkadaşlarımın da sükûtu tercih edecekleri kanaatindeyim. Fakir'in de bu meselenin önünü kesmek için elinden geleni yapacağını bilmenizi isterim. Sürekli çirkin şeyler neşreden bir kesimin o kötü neşriyatının durması hususunda Zât-ı alinizin de ciddi etkili adımlar atacağınıza, yeniden akl-ı selime dönüşü sağlayacağınıza inanıyorum ve sizden bunu kemal-i samimiyetle istirham ediyorum.?

Burada geri adımı önce hükümet atacak, sonra Beyefendi arkadaşlarına buyuracak, onlar da lütfedip susacaklar. Merkez kendileri, periferi olan hükümet. Buradan şunu çıkarmak mümkün; bedel hükümet ödeyecek mükafaatı Gülenciler elde edecek. Çünkü hak yolda ve millet hizmetinde olan onlar. Kara propaganda yapan Zaman medyası, bir meseleyi yüzlerce defa milletin önüne sererek zihinleri yönlendirenler o cenah. Tüm Türkiye?de dershanelerin nasıl ülkeye yararlı işler yaptığının propagandasını yaptıklarını müşahede ettik. Dershaneler kapanırsa ülke batar havasını estirdiler. Bu propaganda olmuyor, hükümet dershanelerle alakalı düzenlemeyi anlatması kara propaganda oluyor. Ayrıca kendilerini savunan herkes demokrat ve yolsuzluğa karşı, bunun aslı astarı nedir diye anlamaya çalışanlar, hükümetin kara propagandacısı oluyorlar, bu kadar benmerkezcilik ile mübareğin tevazuu nasıl biraraya gelebiliyor.

? ?bir taraftan görevliler kanunlar çerçevesinde vazifelerinin gereğini yerine getirerek suçluları tespit etmeye ve haklarında işlem yapmaya çalışıyorlar. Diğer taraftan, bu konuda sadece görevlerini yapmakla meşgul bulunan veya herhangi bir şey yapmasa da başka illerde olan bazı kimseler hakkında belli bir itham olmadan işlem yapılıyor.?

Anlaşılan kanunilik Cemaatin uygun gördüğü şekilde ve uygun gördüğü kişilerce yapılırsa Gülen?e göre meşru oluyor. Mağdur edilen diğer insanlar ülke menfaatini düşünmeyen, ülkeyi soymak isteyen hırsız çetesi olarak görülüyor zat-ı ali tarafından. Bu hırsız çetenin içinde Tayyip Erdoğan?ın oğlu Bilal Erdoğan da var. Zaman medyası, dünyadan örnekler vererek hükümet yetkililerin de yargılandığını ve polis takibatına uğradıklarını yazıp durdular. Görevlinin yetkisini vermek acaba Gülen?e mi ait yoksa devlete/hükümete mi?

?Devlet memurlarının üzerlerini gidip onları vazifelerini yapmaktan men etme ve masum vatan evladını sadece belli bir yere nispet ederek tasfiyeye/kıyıma tabi tutma konusunda biz sussak bile zannederim maşeri vicdan susmayacaktır.?

Bu cümleler tehdit dolu cümlelerdir. Eğer hükümet geri adım atmazsa, biz de hem Türkiye içinde hem yurt dışında saldırmaya devam edeceğiz, dünya güçlerini de yanımıza çekeceğiz ve sizi yıpratacağız, demek istiyor. Maşeri vicdan nedir, kimin, kimlerin vicdanı maşeri vicdan sayılır. Benim vicdanım ne olacak ben Gülen hareketini yerli görmüyorum ve devleti zayıflatmak için çalıştığına inanıyorum. Acaba kamuoyu araştırması mı yaptı, bu ülkede yaşayan insanların kaçta kaçı Gülen?i haklı buluyor. Gene kendini arzın merkezine koyarak bir değerlendirme yapıyor. Devşirdiği medya meddahlarıyla bundan kârlı çıkacağına inanıyor. Kerim Balcı?nın vicdanı mı bizi temsil ediyor?

?Bu ülkenin öz evladı, masum Anadolu insanlarının bir kısım kara listelere kaydedilmesine ve önlerinin kesilmesine matuf gayretlerin artık bütünüyle sona ermesi gerektiği kanaatindeyim.?

Masun Anadolu insanı Anadolu?da yaşayan insandır, Okyanus ötesi emir alanlar ne denli Anadolu insanıdır. Ülkenin öz evladı, üvey evladı... gibi nitelendirmeler, bir ayrılığın, farklılığın nişanesi olarak kullanılıyor. Zımnen kendilerine karşı olanların Anadolu?nun öz evlatlar olmadıklarına da vurgu var. Eğer bu karşı hamle sona ermezse ülkenin öz evlatları haklarını arayacaklar, bu hak arayışı beynelmilel güçlerle beraber edecekler. Öz evlatlar; Zekeriya Öz ve uluslararası komplocularla ortak hareket eden, dünya Siyonist lobicileri olmasın.

?? hizmet hareketinin -maalesef- önünü kesmeye matuf gayretler olduğu aşikar hale geldi...?

Hizmet hareketi, diye bir kavram ihdas ettiler, ve bunu tüm halka kabul ettirdiler. Hizmet neye hizmettir, neyin hareketidir. Hizmet Fethullah Gülen hareketine hizmettir.

?Diyaloğa her zaman açık bulunduğumuzu, binaenaleyh Zât-ı âlilerinizin ve sayın Başbakanın ortak tensiplerini tensibimiz sayacağımızı da belirtmek isterim.?

Cumhurbaşkanına görev biçiyor, emir verir gibi, talimat eder gibi cümleler kullanıyor, aynı zamanda kışkırtıyor. Onu farklı gördüğünü beyan ediyor.

Şimdi Gülen Beyefendi niçin Abdullah Gül?e bu mektubu yazmış olabilir.

Birincisi; bu hareket iktidarı sever, Gül devletin tepesindeki adamdır ona durumunu arz etmiştir. Erke yaslanmak istemiş olabilir.

İkincisi; Abdullah Gül ile hükümetin arasını açmak için yapılmış bir hamle olabilir, eğer Gül?ü yanına çekebilirse AKP zayıflayacak, hükümeti düşürme imkanı doğacak, bunu sağlayan kişi olarak beynelmilel güçler tarafından mükafatlandıracak. Türkiye de kendi derdine düşecek ve dünya umumi siyasetine burnunu sokmaktan vazgeçecek.

Üçüncüsü; içeride belli güç odaklarıyla ortak hareket ediyor, bunlarla bir ?paralel devlet? kurmayı hazırlamış, bunu Gül?e de deklare ederek korkutmak istiyor olabilir.

Dördüncüsü; üslubundan ve kullandığı kavramlardan yola çıkarak kendini ?paralel devlet? yapılanmasının reisi görüyor, bunu açıklayarak muhatabının ancak cumhurbaşkanı olabileceğini vurguluyor. Yani yepyeni bir güç ve hareket, bu gücün hem içeride hem dışarıda destekçilerinin olduğu göstermeye çalışıyor. Bundan sonra Türkiye?ye de gelebilir, eğer AKP?yi bitirebilirse, önü açılacak. Bu sağlandığında, İslâm dünyasındaki gelişmelere de etki edecek ve yeni bir anlayış ve idare biçimiyle dünya siyaset sahnesini çıkma hedefine yönelecek. Bu hedef; İhvan, Cemaat-i İslâmî vb. yapılanmaları AKP?ye uyguladığı taktikle bitirecek, böylece hem Türkiye, hem dünya, uluslararası sistemine alternatif düşünce ve arayışlardan kurtulmuş olacak.

Mücadele yerel ve bölgesel olmaktan çıkarak beynelmilel seviyesine yükselecek, bugüne dek yetiştirdiği modern teknik elemanları da yerlerini alacaklar.

Bakarsınız Zekeriya Öz başbakan oluvermiş.