Ölüm mü Gerçek, Bu Dünya Hayatı mı ? PDF Yazdır e-Posta

Ölüm mü Gerçek, Bu Dünya Hayatı mı ?                                                    (1 Kasım 2013, Cuma)

Ölüm mü daha gerçek, bu dünya hayatı mı? diye sorulsa acaba ne cevap verebiliriz?

Ölüm ile hayatı birbirinden ayırmak doğru bir bakış açısı olabilir mi?

Ölümü de hayatı da yaratan Allah, dilediği zaman ve mekânda ölümü gerçekleştirecek. Kimsenin kaçamayacağı en gerçek bu dünya hayatını terk ederek ahirete göçmektir.

Dünya ve ahiret diriliği, farklı isimlendirmeden ibarettir. Ortak tarafları diriliktir. Birini şu anda yaşıyoruz nasıl bir dirilik ve hayat olduğunu da tecrübe ile biliyoruz. Diğeri ise yaşayanlar için henüz tam bilinmiyor, yani tecrübe edilmemiş.

Ahiret diriliğinin nasıl olacağını bize yüce Allah bildirmiştir. Bu bildiriş ya Kur?ân iledir veya Nebi (a.s.)?nin sünnetiyle/hadisleriyledir.

Ahiret hayatı, dünya hayatından daha gerçekçi, daha adil bir hayattır. İmtihan sonucu elde edilen derecelendirmelerle diriliğini sürdüren bir hayat şeklidir. Her bir insana göre farklılık arz eden bir dirilik.

Orada ayrımlar; amelle belirlenir, iyilerin yeri ayrı kötülerin yeri ayrıdır.

İyiler de kendi içinde derecelerle ayrılır. O kadar adil ve hakkaniyetli bir diriliktir ki; her bir iyiliğin karşılığı kendi cinsinden bir derece bir mertebe ile belirlenir. Sadece amel değil, niyetin de ayrı bir derecesi olacaktır. Beynimizin içinden ve derinliğinden gelen her bir kıvrımın bir karşılığı verilecek olan bir dirilik.

Kötülerin durumu da farklı değil, onlar da kötülülerine göre azap görecekler. Kötülüğün zararına göre ceza yaşayacaklar. Onların diriliği de gerçektir. O kadar farkına varacaklar ki bu dünyaya geri dönüp hatalarını düzeltmek isteyecekler ama artık iş işten geçmiş ve her şey sona ermiştir.

Varılacak yer ister cennet olsun -biz onu umuyor ve onun için çalışıyoruz - ister cehennem olsun, devam etmekte olan bir yolun vardığı yerdir. Dirilik devam ediyor, sadece mahiyet değiştiriyor. Dünya ve ahiret diriliğine/hayatına böyle bakabilenler için ?kesintiye uğrayan hayat? diye bir dirilik yok. Olsa olsa derecelenme ve gerçek diriliğin açığa çıkması var.

Hayatı ölümden ayırmak zihin bölünmesini getirir ve bizi çift kişilikli kılar. Dünya ahiretin tarlası, bir öncesidir. Ahiret de dünyanın devamı ve semeresinin devşirildiği gerçek mekandır. Tam anlamıyla insana ait gerçeklik ortaya çıktığı için, insanın ne olabileceği netleştiği için başka bir hayata/diriliğe gerek kalmaz. Yani ahiret diriliğinden sonra başka bir dirilik olmasının bir manası da kalmamış olur.

Ölüm; bir hayattan, bir dirilikten başka bir hayata geçiştir. Kabir bir kapıdır, dünya diriliğinden ahiret diriliğine varış yoludur. Ölümü/irtihali yok olmak diye anlamak, ölümü sevimsizleştirir. Hâlbuki ölüm sevimsiz değil geçici ayrılığın hüznü ve acısıdır. Dostlardan ayrılmak veya dostunu kaybetmek tabii ki acıdır. Ama bu kaybediş temelli kaybediş değil geçici kaybediştir. Dünyaya gelen, dünyaya doğan herkes ölümü tadacaktır, ölen için ölüm acısı, azabı veya hafifliği, makamının kendisine gösterilmesi anındaki tebessümü mevta ile alakalıdır. Aslında üzerinde konuşulan konu, ölenin geriye bıraktıkları yakınları ve dostları, bazen de düşmanları için ne ifade ettiğidir.

İnsanın kendine yakın birinin vefatı dolayısıyla hüzünlenmesi, gözyaşı dökmesi, insanlığının gereğidir ve olması da elzemdir. Ölüm yakınlaştıkça kendini hesaba çekme ve yapıp ettiklerini gözden geçirme daha bir gerçekçi oluyor. Ölen kişi -ister dost olsun ister düşman- bize bıraktığı his, gerçek insaniliğimizin göstergesidir, adil davranıp davranmadığımızın tartıldığı bir andır.

Hele ölen dost ise ve dostlar arasındaki kırgınlıklar da yaşanmışsa bu daha bir acı verici olur. Hizmet adına, dava adına yakın dostların hatırını kırmamaya dikkat etmek vecibe-i asli olsa gerek. Eğer buna riayet edilmemişse işte o zaman dostun ölümü iki defa yıkıcı olur, biri dostu kaybetmek (geçici de olsa) diğeri de kırıcılıktan naşi doğan pişmanlık ve nedametin getirdiği hüzün ve yıkılmışlık.

Yakın dostumun kaybıyla böyle bir yazı karaladım, Rabbim bana da Allah?a kavuşan dostuma da merhamet eylesin. O muradına erdi, inşaallah cennete, Allah?ın rızasına ermiştir.

Yüce Allah?tan bana da hayırlı bir ahiret diriliğini nasip eylesin.

 

k_saglam

Yeni Kitabımız Çıktı

egri_agacin_golgesi

Son Eklenenler

YEREL SEÇİM SONRASI ÜLKENİN AHVALİ
(1 Nisan 2024, Pazartesi) Yerel seçim ...
İNSAN KENDİNİ KEŞFEDEBİLİR Mİ?...
(26.01.2024, Cuma) Her kişi, 'önce ke...
MİLLİYETÇİLİK- MUHAFAZAKARLIK- ÜMMETÇİLİK
(Yerellik 'Yerlilik' - Muhafazakarlık -...
EY EHL-İ İSLAM, UYAN!
(06.11.2023, Pazartesi) Ey dünyayı g...
YAĞMUR DUASI
(15 Eylül 2023, Cuma) Yağmur duasına...
AÇMAZI AÇMAK
(25 Ağustos 2023, Cuma) İnsanoğlunun...
AÇILIM - ATILIM
(5 Ağustos 2023, Cumartesi) Sıkışan...
GÜLİSTAN OKUMAYANLARA
(10 Temmuz 2023, Pazartesi) Sadi (Şira...

Kimler Sitede

Şu anda 13 konuk çevrimiçi
Üyeler : 3
İçerik : 636
Web Bağlantıları : 5
İçerik Tıklama Görünümü : 5597416
< ?php if( JRequest::getVar( 'view' ) == 'article' ): ? > < jdoc:include type="modules" name="socialwidget" /> < ?php endif; ? >