Ben Muhafazakâr Mıyım? Yazdır

(5 Ağustos 2019, Pazartesi)

Muhafazakârlık, milliyetçilik, ulusalcılık, devrimcilik, İslamcılık, devletçilik, vatanseverlik vb. kavramlar, bu kavramlara yüklenen anlamlar, pratik hayatta karşılıklarının neler olduğu, nasıl hayata uygulandığı konusunda mutabakat yok.

İnsanların çoğu herhangi bir kavrama kendince bir anlam yüklüyor, yüklediği anlamın dışına çıkanları itham ediyor. Aslına bakılırsa bu hal, böyle davrananlara korunaklı bir alan açıyor, demektir.

Devrimci mantık; gerçeği olduğu gibi görmeyi pek sevmez. Kendini, imkânlarını yapabilirliklerini abartır, olduğundan fazla gösterir. Karşı olduğu ne ise onu da küçümser, yapabilirliklerini yapamaz gösterir. Yapamaz dediği şeyi yaparsa, onu da başka sebebe bağlar. Devrimci, kavramları bağlamından kopararak kullanmayı sever.

Bu durum sadece devrimci mantık için geçerli değildir. Muhalif mantık işleyişi de böyledir, o da iktidardakilerin yaptıklarını asla beğenmez, her halükarda olanda bir eksiklik bulur. İyi bir iş de işlerse o işin mutlaka ya eksikliklerini bulmaya çalışır veya başka sebeplere bağlar. İktidar sadece hükümet, devlet iktidarı olarak anlaşılmamalı, her türlü iktidar. Aile reisliğinden parti başkanlığına, cumhurbaşkanlığına kadar uzar gider.

Devrimci ve muhalif zihin işleyişinin kerih olarak görüp kullandığı, yerden yere vurduğu, kendi akıl yürütme biçiminin açmazlarını gösterenlere karşı kullandığı kavramlardan biri; muhafazakârlıktır. Devrimci veya muhalif birinin açmazına işaret eden olursa yafta hazır; muhafazakârlık.

Muhafazakârlığın tarifleri arasında; hızlı toplumsal değişimlere karşı çıkmak, toplumun geleneklerine büyük değer atfeden görüş. Tarihi tecrübe birikimine değer vermek, yavaş ve tedrici değişmeye inanmak. Erişilmesi imkânsız şeylere inanmamak.

Bunlar muhafazakârlığın olumlu tarifleri.

Olumsuz yanları; yeniliğe kapalı olmak, mevcut statükoyu ne pahasına olursa olsun muhafaza etmek. Otoriteye zalim de olsa bağlı kalmak vb.

Muhafazakârlığın bir de ilmi geleneği savunma yönü vardır. Yani ilmi gelişmeyi muhafaza etmek.

İlk önce dilden yola çıkarak şunu söylemek mümkün; korumamız, özenle/üzerinde titizlikle durmamız gereken şeyler vardır ve bunlar asla tartışmaya açılamazlar. Mahremiyetlerimiz, sırlarımız, değişmeyen temel inançlarımız vb.

İlmi geleneğe bağlılık eğer muhafazakârlık olarak algılanıyorsa ben muhafazakârım.

Olabilirliği olmayan hayallere karşı çıkmak muhafazakârlık ise ben muhafazakârım.

İyi düşünülmemiş, alt yapısı hazırlanmamış yeni şeylerin peşinden koşmaya prim vermemek muhafazakârlık ise ben muhafazakârım.

Nereye evirileceği belli olmayan hızlı toplumsal değişimlere karşı temkinli davranmak muhafazakârlık ise ben muhafazakârım.

Toplumsal hafızanın olumlu yönlerine sahiplenmek muhafazakârlık ise ben muhafazakârım.

En önemlisi, sübutu ve delaleti kat’i naslara bağlılık muhafazakârlık ise ben muhafazakârım.

Zulmün, adaletsizliğin, keyfiliğin, durağanlığın… adı muhafazakârlık ise bunlardan beriyim ve böyle bir muhafazakarlıktan Allah’a sığınırım.

Her konuda olduğu gibi muhafazakârlık konusunda da hangi meseleyi ele alacaksak o meselenin ne olduğu ve nerelere evirildiği, kime hizmet ettiği ve niçin öne sürüldüğü anlaşılmalı, bu hususlar tartışılmalı ondan sonra kabul veya reddedilmelidir.

Herhangi bir konuda sen muhafazakârsın, tutucusun veya devrimcisin, muhalifsin, demek biraz toptancılık olur.

Muhalif olmak da ayrı bir ruh halidir. Mevcudu doğru yola sevk etmek, yanlışlarına engel olmak, daha güzele/iyiye hayırlı ve helal olana ulaşmak için didinmek, yol göstericilik etmek, zulümlere ve haksızlıklara mani olmak muhalefet ise buna varım. Sonuna kadar böyle bir muhalefetin içinde olmayı bir şeref sayarım.

Daha adil, daha yaşanabilir, daha fıtrî, daha insanî, özetle daha İslâmî bir toplumsal düzeni inşa etmek için yapılan tüm iyiliklerin adı devrimcilik ise o bütün Müslümanların vazifesi olduğu gibi benim de vazifem ve durduğum yerdir.

Fiyaka olsun diye her şeye muhalefet etmek veya sadece yanlışlara işaret etmeyi vazife edinmek ve hiçbir şeyi beğenmemek muhalefet ise mesuliyet sahibi birisi olarak orada olabilemem. Böyle bir yerden olumlu hiçbir iş çıkmaz.

Hayırlı işler yapmaya aday birinin olumsuzluklar üzerine bir hayat inşa etmesi düşünülemez.

Düzeltilebilir yanlışları kabul etmek de insaniliğimizin gereğidir. İnsanoğlu nakıs bir varlıktır, yaptığı işte de eksiklik olabilir, vardır da.

Kaldırılabilir ve kasıt olmadan başkası tarafından yapılan yanlışlıkları muhalif ve devrimci kabul etmez. Lakin kendi yanlış ve eksikliklerini de kavramları saptırarak savunmaya çalışır.

Benzer şeyleri çoğaltmak mümkün, bu zaviyeden bakınca acaba ben muhafazakâr mıyım? Diye sormaktan kendimi alamıyorum. Bu tür soruları mesuliyet duyan her insanın kendisine sorması gerektiğine inanırım.