Yayınevinin Kuruluşu ve Perspektifi / Özgün İrade

Buruc Yayınları, ilk olarak Şafak Yayınları adıyla kuruldu. Kâzım Sağlam olarak benim yıllarca yayıncılık yapmamın birikimi ve Türkiye?nin o zaman içinde bulunduğu ahval; düşüncelerimizin ve düşüncemin hayata hâkim kılınması, yeni bir bakış açısıyla olayları değerlendirmek ve fikri alt yapı oluşturmak, inandıklarını yaymak ve İslâmi düşünceye hizmet etmek için yola çıktık.

Müslümanların 1990'lı yıllarda içinde bulundukları fikri, dış dünyaya yaymak ve fikri temelleri tahkim etmek için kuruldu diyebiliriz.

1993 yılında bu aşk ve heyecanla yolu çıktık ve bunun gereği çıkaracağımız kitapları üç ana eksene oturtarak yayına başladık.

1- Sağlam bir itikadı yaymak

2- Dünya İslâmî hareketleri tanımak ve tanıtmak.

3- Yeni ahvale göre yeni hareketin fikri temellerini atmak.

İlk kitabımız Mevdudi?nin "İslâm?da Savaş Hukuku - Cihad" adlı kitabı oldu. Filipin, Nijerya?da İslâmi mücadeleyi anlatan kitaplar çıkardık. Gayemiz dünya Müslümanlarını hem tanımak hem tanıtmak. Böylece ümmet bilincini tazelemek, dünya Müslümanların bir parçası olduğumuzu beyan etmek istedik.

Cevap 2

Baskıya hazırlama safhası; evvela kitabı beğeniriz. Sonra yazar veya mütercimle anlaşırız. Kitap dizilir, mizanpajı yapılır, son şekli verilir.

Tashih ve redaksiyon işi tamamlanır, yazara tekrar gönderilir. Yazar evet der ve kitap baskıya gider.

Yazar veya mütercimin, yayınevi ile fikri ayrılığı olmamalıdır diye bakarız. Yazar da bir nevi yayıncıdır. Ortak bir iş yapıyoruz. Fikir, sunumdan daha önemlidir. Yayıncı sunar ama asıl fikir yazara aittir. Onun için yazar sıradan bir işçi gibi algılanmamalıdır. Yayıncı bir nevi aracıdır. Aracılar dürüst ve güvenilir olmak zorundadır.

Cevap 3

Çeviri sorunlarımız vardır. Bizim İslâmî yayıncılıkta bir piyasası yok bu işin. Kim neyi nasıl tutturursa öyle gider.

Hangi tür kitabın sahifesi kaça tercüme edilir, diye bir standart yoktur. Bu belirsizlik bazen mütercimin aleyhine olur, bazen yayıncının.

Tercüme edilen kitap tutar mı tutmaz mı? Belli değil yayıncı için risk. Fakat mütercim için bu risk azdır. Kitap iyi satılırsa her iki taraf memnun kalır. Şayet iyi satılamazsa bu sefer tarafeyn arasında güvensizlik başlar.

Piyasada mütercimlik diye bir kurum yoktur. Yeteri kadar ve yeterli mütercim bulmak, sıkıntılıdır. Deneyimli mütercimler var, fakat bunlar az ve biraz da nazlıdırlar.

Tercüme edilecek kitabı yayıncının bulması ile mütercimin kitabı bulup tercüme ederek yayıncıya sunması farklı farklıdır.

Bu hususta çok ciddi bir sıkıntı görmüyorum.

Cevap 4

Kurtubi?nin, el-Camiu li Ahkami?l- Kuran adlı Tefsirini çıkardık. Hamd olsun Allah?a 20 ciltlik kitabı tamamladık.

Mütercim M. Beşir Eryarsoy?a teşekkür etmek isterim, büyük bir çaba ve gayretle eseri tamamladı. Yayınevi olarak biz de çok emek verdik ve masraf ettik. İslâm kültürünün, temel kitaplarından birini çıkarmaya vesile olduğumuz için şükür ediyoruz.

On dört yıllık bir çalışma sonucu meydana çıktı.

Ciddi ve ciltli eserlere rağbet azdır. Güncel ve yaygarası olan eserlere itibar edilir. Bu kitabın genel bir kitap olmadığını bilerek biz bu işe girdik. Okuyucusu azdır ve seçkindir. Kurtubi?yi okumak ve anlamak, belli bir seviyeyi gerektirir.

Fakat diyanet ve ilahiyat camiası bu kitaba ilgi göstermedi. İslâmî faaliyet gösteren ve Kur?an merkezli düşündüğünü iddia eden çevreler de alıp okumadılar. Kur?an?ı anlamak isteyenlere bolca malzeme sunan bu kitaba kayıtsız kaldılar.

İmam - Hatip Liseleri, İlahiyat Fakülteleri, cami imamları, müftülükte görev yapan personel çok az ilgi gösterdi.

Hatta Diyanet Kitap Fuarı bizi fuara almadı. Liberal ve İslâmî olmayan kitap yayınlayan yayınevleri alındı. Biz, henüz hikmetini bilmeğimiz nedenlerle fuara alınmadık. Bir ambargoyla karşılaştık.

Kurtubi?nin yeteri kadar rağbet görmemesinde yayınevinin pazarlama beceriksizliğinin payı da elbette vardır. Lakin İslâmî kitap okuma yerine sulandırılmış kitap okuma ve yetenek geliştirici kitap okuma bunun önüne geçti. Okuma alanı değişti. Daha rahat ve sıradan tefsir okumak varken beynini çatlatacak Kurtubi?yi okumak bir zorluğa katlanmaktır. İnsanlar niye kafa konforlarını bozsunlar.

Cevap 5

Hükümetin kültür politikası bizi zora sokuyor. Kâğıtta farklı kdv uygulanıyor. Lüks kâğıt ve matbaa hizmetlerinde kdv% 18, kitapta kdv %8 dir. Bunun adı yayıncıyı korumak imiş. Hâlbuki doğru değil. %18 kdv öde %8 kdv al, yayıncının aleyhine bir durumdur.

Bandrol tamamen lüzumsuz bir uygulama, bir sürü protokol, evrak her gün yeni bir belge ekleniyor. Kitap çıkınca bilmecburi yetkili yerlere gönderiliyor. Kitabın yasalara aykırılığı varsa tabiî ki yetkili organlar devreye girecek ve kitap hakkında gereken ne ise yapılacak. Korsanlığı önleme gerekçesi gösteriliyor, o da doğru değil. İsteyen sahte bandrol da bulabiliyor.

Neredeyse kitap çıkmadan okunsun denilecek. Sebebi gayet basit; bu uygulama üzerinden para kazanıyorlar.

Cevap 6

Bu ayda veya Nisan başında yeni kitap olarak; ?Nebevî Davet ve Propaganda? adlı bir doktora tezi yayınlayacağız. Ayrıca bu ayda Abdülhamit Bilali?nin; ?Davet Ahlâkı? ile ?Davetçi Eğitimi ve Ahlâkı? adlı iki yeni eseri daha yayınlanacak. Yayınevimizin ilk kitabı olan Mevdudî?nin ?İslâm?da Savaş Hukuku? da yıllar sonra tekrar yayınlanacak.

Cevap 7

Yayıncılık bazı sıkıntıları göze almaktır. Ya bir yerlerde para kazanacaksınız yayıncılığı zevkine yapacaksınız arada bir de referans olarak kullanacaksınız, ihaleye yardımcı unsur olur. Ya bir organizenin parçası olarak yürüteceksiniz birileri adına. Yahut aza kanaat getireceksiniz. Benim için yayıncılık bir zevk meselesi, hamd olsun çorba param da çıkıyor. Yayıncılık ruhuma uygun bir meşgale.

Problemleri saymakla bitmez. Bir kaçına değinmek istiyorum.

1-Dağıtım sıkıntımız var. Ciddi bir dağıtım yok. Bu boşluk herkesin iştahını kabartıyor. Genel dağıtım yok parça parça dağıtımlar var. Büyük dağıtımlar da bizim gibi küçük yayınevlerini hesaba katmıyorlar.

2-Gazete ve diğer bazı yayın organları yayıncılığa soyunuyorlar bu da işlerimizi zorlaştırıyor.

3-Tecrübesiz ve ilkesi olmayan insanlar yayıncılığa başlayınca ? başlamışlar zaten- yayıncıların işi daha bir zorlaştı.

4-Çıkan kitaplarımızı tanıtmakta sıkıntı çekiyoruz. Adı konulmamış bir çevre ilişkisi var; kitabın değerliliği değil ilişkiler kitabı basına aks ettiriyor. İlişkiniz yoksa istediğiniz kadar güzel ve faydalı kitap yayınlayın işe yaramaz, piyasaya sokamazsınız. Bu hususta dergiler, gazeteler ve TV ler etkili oluyor. Neyi öne çıkarmak istiyorlarsa onu tanıtıyorlar. Mesele ben 20 ciltlik Kurtubi tefsirini yayınladım bir Allah kulu bir satır yazı yazmadı. Kurtubi?den beslenenler bile bunu ketm ettiler.

İslâmî basında sol ve liberallere özel yer ayırma saplantısı var. Solcu ve din dışı bir kitabı tanıtmak birilerine saygınlık kazandırıyor galiba.

5-Bazı yayınevlerini bazı kuruluşlar kayırıyor, bu da o yayınevleriyle bizim rekabet etmemiz imkânsız. Bize engel teşkil ediyorlar. Sizin çıkardığınız benzeri bir kitabı bedava birileri dağıtıyorsa önünüz kesiliyor demektir.

6-İslâmî kitap okuyanların okuma alanları değişti. Artık tefsir, hadis vs. okunmuyor yerine kişisel gelişim vs. kitaplar okunuyor.

Tüm bu sıkıntılara ve açmazlara rağmen yayınevleri çoğalıyor, kitapların albenisi artıyor. Yeni yeni alanlar aranıyor bulunuyor. Sevindirici olan; yerli yazarlar çoğalıyor ve rağbet görmeye başladılar.