YENİ AHVAL PDF Yazdır e-Posta

(24 Haziran 2025, Salı)

Kişiler olarak her birimiz/ özümüz, ailemiz, akrabalarımız, çevremiz, mensubu bulunduğumuz camiamız, içinde yaşadığımız şehrimiz, ülkemiz, bölgemiz, medeniyetimiz, dünyamız yeni bir durumla karşı karşıya. Buna yeni bir kuşatma, yeni bir saldırı biçimi, ifsad hareketi, fıtrat bozuculuğu demek de mümkün.

Bu kuşatma ve insanlığa, insaniliğe saldırının nedenlerini bulmamız ve üzerinde durmamız elzemdir. Salim bir kafayla ve sükûnetle tahlil etmemiz ve bundan sonra insanlığı bu kuşatmadan bu ifsad çetelerinden kurtarmanın yol haritasını çizmemiz elzem hale gelmiştir. Yoksa Allah muhafaza eylesin insanlığın sonunu getirebilir bir hal alabilir. Daha açıkça eğer gereken tedbir alınmazsa insanlık felaketini kendisi hazırlamış olur.

Bu meyanda azgınlardan bir çıkış yolu beklemek azgınlıklarına çanak tutmak olur. İnsanları / iyi tanımak ve değerlendirmek, haklının yanında saf tutmakla bu ifsat çetelerine karşı çıkabiliriz. Onların gösterdiği yol- yöntemin hepsini çöpe atıp vahyin gölgesine sığınarak bir çıkış yolu aramamız kaçınılmazdır. Aksi halde şeytanlaşmışların ekmeğine yağ sürmüş, değirmenlerine su taşımış oluruz.

Kısa bir değerlendirme yaparak konuyu aheste aheste değerlendirebiliriz.

Beni ademin cemicümlesini iki ana eksene oturtmak, iki ana kısma taksim etmek imkan dahilinde. Bu iki ana akımın, akışın biri olumlu diğeri olumsuz. Biri insanı, aileyi, çevreyi, şehri, tüm dünyayı fıtrat ekseninde ele alan ve muhafaza etmeye gayret gösteren anlayış, inanış ve yaşayış. Diğeri bunun tersini yapmaya çalışan anlayış, inanış ve yaşayış.

İnsanoğlunun yaşayış biçimi, tarzı insana, eşyaya, kainata bakışı; bağlı bulunduğu değerlerle ilintilidir. Değerin oluşum süreci vardır, bu oluşum süreci çok uzun zamana dayanır. Değerin oluşumu önce düşünce ile başlar, düşünceyi inanç takip eder, inanç insanı biçimlendirir. Biçimlenen insan, elde ettiği değerleri önce nefsinde yaşar sonra elde ettiklerini diğer insanlara ulaştırma yollarını arar.

Düşüncenin içselleştirilişi bu aşamada yani değerlerini anlatmaya başladığı anda orta yere dökülür. Karşımıza bir kimlik sahibi olarak çıkan kişinin anlayışı, izanı, değerini takdim tarzı bu safhada belirginleşir.

Düşünce inanca, inanç amele dönüşünce ister istemez bir ortam, sosyal bir çevre, bir sosyolojik ortam doğar. Bu ortam oluşan farklı ortamlarla, farklı düşünce, inanç, amel ve değerlerle karşılaşır. Buna medeniyetler karşılaşması demek mümkün. Her medeniyet başka bir medeniyetle yüzleşir, yek diğerinden etkilenir. Bu etkilenme olumlu da olabilir olumsuz da.

Tarih boyunca peygamberlerin hayatı ve mücadeleleri bu sayılan iki ana kısmın ibretli sahneleriyle dolu.

Bu iki anlayış/düşünüş ve yaşayışı elan bariz bir şekilde müşahede etmekteyiz. Saflar çok net ve açık. Maskeler indirilmiş her düşünce sahibi/ sahipleri olduğu gibi zihniyetlerini ortaya koymuş durumdalar. Hak-batıl, fıtrat koruyucu- fıtrat bozucu, erdem- erdemsizlik, adalet- zulüm, ahlak- menfaat çatışması... aleni bir şekilde ortaya çıkmıştır.

 

Gazze'de başlayan İsrail saldırganlığı ve takip ettiği mücadele tarzı tamamen insanlık dışı, fıtrat bozuculuğu, zulüm, ahlaksızlık, haksızlık... içeren bir tarz. Bu İsrail'in, düşünüş, inanış, yaşayış ve anlayışının, değerler silsilesinin, tarihi birikiminin, bağlı bulunduğu medeniyetin bir tezahürüdür.

Dünya devletlerin ve dünya halkların da Gazze olaylarında gösterdiği tepki, durdukları yer, kimin/kimlerin ne olduğunu açığa çıkaran bir kıstas oldu.

Gazze'de olanları anlamaya ve ne yapmamız gerekeni konuşuyorken, onun şokunu daha atamamışken, nasıl bir yol- yöntem buluruz diye düşünüyorken bu sefer işgalci Siyonist rejim İran'a saldırdı. Bu aleni haksız, saldırı da dünyayı bir daha gerçeklerle yüzyüze getirdi. Hak- hukuk, adalet mi yoksa fıtrat bozuculuğu, insanlık dışı, insani değerlere savaş açan güç mü?

Burada üzerinde durmamız gereken önemli bazı hususlar var. Asıl onların üzerinde durmamız daha önemlidir. Haksızlık yapanların tavrı ve tarzı belli. Hiçbir insanî, İslamî değer tanımıyorlar ve bunu gizleme ihtiyacını da gerek görmüyorlar. Bu kadar pervasızca davranma cesareti nereden alıyorlar. Bundan rahatsızlık duyan duyarlı insanların ne yapması lazım gelir.

Siyonizm'in Devletleşmesinin Getirdiği Problemler;

İşgalci İsrail, Siyonist çete devleti(!)nin kuruluş aşamasını göz önüne alan her vicdan sahibi, şu gerçeği teslim etmek zorundadır: Batı dünyası  -buna Rusya dahildir- kendi içinde problem haline gelmiş, toplumlarını ve devlet geleneklerini tehdit eden, çürüten bu çok yüzlü toplumdan kurtulmak istiyordu. Avrupa, Siyonizm'in kötülüklerinden kendilerini korumak için bir ara Yahudilerin Avrupalıların dillerini öğrenmeyi dahi yasakladılar. Bu belalı Yahudiler yüce (!) dillerini mesela Almancayı öğrenirlerse toplumlarıyla irtibata geçer ve toplumların seciyesini bozarlar diye. O esnada da Yahudi hileciliği devreye girer gizlice kitaplar alırlar ve Almancayı öğrenirler ellerindeki imkanları kullanarak topluma sirayet etmeyi becerirler...

Batı dünyası, değişik çareler ve yurtlar(!) ararken büyük Britanya aklı, İslam toprağı olan bugünkü Filistin'i uygun gördü. Osmanlı devletinin/devletimizin yani İslam devletinin inkırazından sonra Batının/İslam karşıtlarının ileri karakolu olarak bir hançer gibi harem-i ismetimize yerleştirdi. Bu yerleştirilişte kimin, hangi devletin, aşiretin grubun katkısı ihaneti olmuş. Tarih onu günün birinde açığa çıkaracaktır. Yarın ruz-i mahşerde de hesaplarını yüce Allah'a ödeyecekler.

Bu işgalci Siyonist çete, Batı adına harem-i ismetimize önce yerleşti, sonra yavaş yavaş yerleşimlerini genişletti, sonra döndü tarihine sığındı ve dedi ki diyor ki buralar benim aslî ve Tanrı tarafından bana verilmiş topraklardır. Hırsız ev sahibini kovmaya başladı. Ciyak ciyak ötüyor, 'amanın dostlar hırsızlar evimi talan ediyor' diye. Bu sahte ve insanlık dışı yaygaraya dünya hakim güçleri destek veriyor.

Kudüs, Mescid-i Aksa, Filistin, Şam-ı şerif İslam topraklarıdır. Buraları işgal eden Siyonist çeteye karşı öz topraklarımızı/ öz vatanımızı savunmak varken, önce Arapların meselesi dendi, dediler büyüklerimiz(!) sonra bu da çok geldi Siyonist çete meselesi Filistinlilerin meselesi dediler, Ulu sarıklı yüce şeyhler... sonra dediler ki bu Gazzelilerin meselesidir. Şimdi de Gazze meselesinden çıkarılıp HAMAS meselesine indirgendi. Hatta kimi yüce fikirliler, stratejistler bu sadece HAMAS?ın askeri kanadının meselesidir, deyü ahkam kestiler/ kesiyorlar.

Böylece koskoca insanlık meselesi, ümmet meselesi daraltıla daraltıla Kassam tugaylarının sırtına yükleyip hepimiz mesuliyetten kurtulmuş(!) olduk.

Burada Kassam tugayların yaptığı yanlışlıklar veya öyle sanılan varsayımlar, hiç kimseyi Siyonist işgalciye karşı sorumluluklarını hafifletemez, mesuliyetten kurtaramaz. Durduğu yere çakılıp kıpırdamayan yüce fikirlerin geçerliği kalmamıştır.

Ümmet-i Muhammed bu konuda birinci derecede mesuldür, günahkardır, üzerine düşeni yeterince ifa edememiştir. Bu sorumluluk başta ümmetin başında bulunanların boynunadır, saniyen İşgalci çetelerle normal irtibatını sürdürenlerin omuzundadır, salisen ellerinden geleni yeterince yapmayanların sorumluluğundadır.

Bu arada var güçleriyle çalışan elinden gelenin fevkinde gayret gösteren ve yeterinden fazla risk alıp ümmetin mazlumlarına yardımda bulunanlara teşekkür borçluyuz. Allah onlardan razı olsun.

.......

Bu kuşatmadan çıkış yolumuz ne olmalıdır, neler yaparsak bu badireden, bu girdaptan, bu ayıptan, bu günahtan, bu zilletten kurtulabiliriz.

Mesele derin ve köklü. Köklü ve derin mesele geçici ve günübirlik tedbirlerle çözülemez. Bugünün getirdiği anın dayattığı vecibeleri ihmal etmemizi gerektirmez. Her gün olanlara karşı yapmamız gerekenleri yapalım. Lakin bununla yetinmeyelim....

.....

 

k_saglam

Yeni Kitabımız Çıktı

egri_agacin_golgesi

Son Eklenenler

YENİ AHVAL - 2
(20 Temmuz 2025, Pazar) KUŞATMA ve KAR...
YENİ AHVAL
(24 Haziran 2025, Salı) Kişiler olara...
YEREL SEÇİM SONRASI ÜLKENİN AHVALİ
(1 Nisan 2024, Pazartesi) Yerel seçim ...
İNSAN KENDİNİ KEŞFEDEBİLİR Mİ?...
(26.01.2024, Cuma) Her kişi, 'önce ke...
MİLLİYETÇİLİK- MUHAFAZAKARLIK- ÜMMETÇİLİK
(Yerellik 'Yerlilik' - Muhafazakarlık -...
EY EHL-İ İSLAM, UYAN!
(06.11.2023, Pazartesi) Ey dünyayı g...
YAĞMUR DUASI
(15 Eylül 2023, Cuma) Yağmur duasına...
AÇMAZI AÇMAK
(25 Ağustos 2023, Cuma) İnsanoğlunun...

Kimler Sitede

Şu anda 76 konuk çevrimiçi
Üyeler : 3
İçerik : 655
Web Bağlantıları : 5
İçerik Tıklama Görünümü : 7219961
< ?php if( JRequest::getVar( 'view' ) == 'article' ): ? > < jdoc:include type="modules" name="socialwidget" /> < ?php endif; ? >