BU TAKSİMİ KURT YAPMAZ KUZULARA ŞAH OLSA!

(13 Temmuz 2024, Cumartesi)

.....

Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;

Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

.....

Necip Fazıl Kısakürek

Necip Fazıl Üstadın bu dizeleriyle büyüyen Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan (ve ekibinin çoğu), beynelmilel sömürücülere ve yerli işbirlikçilerine karşı bir mücadele yürüttü. Ülkeye ve insanına özgüven kazandırdı. Vesayetin ve azgınlığın her türlüsüne karşı diklenmeden dik durdu. Halkı da dik durmaya çağırdı. Tarih boyunca yapılan yanlışlara ve zulümlere karşı direndi, bedeller ödedi ve beraberinde yol alan arkadaşlarına da bu bedelli ödetti / beraber bedel ödediler.

İçeride ve dışarıda haksızlığa ve adaletsizliğe karşı koydu. Uluslararası adaletsizliğe "dünya beşten büyüktür" diyerek mazlumların ve mağdurların sesi oldu. Millete tepeden bakanlara o da dışlanmışlar adına tepeden baktı. Halkı hor görenlere gereken dersi verdi. Fakir-fukaranın garip-gurabanın hamisi olmak için var gücüyle mücadele etti.

Dokunulamaz denilen şımarık, istilacı İsrail'e karşı Davos'ta "one minute" diyerek dünya tarihinde bir ilk çıkış sergiledi. Yanındaki idarecilerin bir kısmı bundan ürktü, ama O, yoluna devam etti. Gazze işgalinde de İsrail'e karşı tavrını sürdürdü. Ondan cesaret alan dünya liderlerin bir kısmı da İsrail'in haksızlıklarına karşı çıktı. Türkiye'de de İsrail karşıtlığı halk arasında iyice yerleşti...

Direndi, bizi de direnmeye ve kendisine destek olmaya çağırdı. Halk ona inandı ve her zaman yanında durdu. Gezi Olaylarında, 15 Temmuz hain darbe girişiminde, çağrısına uyarak tankların önüne çıktı, canını siper ederek hainlere gereken dersi verdi.

IMF'ye direndi, borçlarını ödeyerek beynelmilel sermaye çetesine boyun eğmedi. Yeni ekonomik tedbirler almaya başladı. Faiz lobisi ile cedelleşti, onları belli oranda frenledi.

Dünya ekonomisini ellerinde bulunduran baronlara da boyun eğmedi. Yerli sermayeyi güçlendirerek onların saldırılarını hafifletmek istedi. Fakat yeteri kadar içeriden destek alamadı, yerli sermayedarların büyük çoğunluğu, dindar-laik fark etmeden, ekonomik tröst çetesine teslim oldu. Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle sermaye sahibi olanlar onu yüzüstü bıraktı.

Halk ona güvendi ve arkasında durdu.

11 ilde meydana gelen depremde millet -bilhassa dar gelirli ve STK'lar- destek vererek hükümeti destekledi ve muhalefetin taarruzlarını bertaraf etti. Son seçimlerde ikinci turda halkımız (garip-guraba) Tayyip Erdoğan'ı ülke, İslam ve insanlık düşmanlarına teslim etmedi.

Yeni kabine açıklanınca herkes rahat bir nefes aldı, milletin itibar ettiği makul bir kabine diye rahatladı/rahatladık.

Son dönemde başka bir Recep Tayyip Erdoğan'la karşılaştık. Yıllarca direnen, boyun eğmeyen, her zaman fakir fukaradan yana olan Recep Tayyip Erdoğan gitti, beynelmilel sermayeye boyun eğmeye mecbur kalan, elitleri memnun etmeye çalışan, fakir-fukaranın ezilmesine ses çıkaramayan bir Reis'le karşılaştık.

Madem sonunda tröstlere boyun eğiyordun, niye bizi kendi safında mücadeleye çağırdın.

Memur ve emeklilere zamlar yaptın ama adil davranmadın. Sana lazım olan erki ayakta tutanlara torpil geçtin. Garip-gurabayı ezip geçtin.

Ülkenin sıkıntılarını biliyoruz, ama bu sıkıntıları garip-gurabanın sırtına yükleyerek atlatamazsın. Ülkenin zenginliklerini ellerinde tutanlara yüklemen gerekeni yüklemekten ziyade güç yetirdiğine yüklemek vicdanları incitir.

Sayın Cumhurbaşkanı, size ne oldu?

Güvenliği merkeze koydunuz, adaleti -iktisadi alanda- rafa kaldırdınız. Hükümetin işleyen eli olan kesimleri kayırdınız, onları enflasyona ezdirmemeye çalıştınız ama diğer sessiz ve seni/sizi her şartta destekleyen öz Anadolu insanını incittiniz. Adalet; tüm ülke insanını enflasyona ezdirmemek olmalıydı.

Ayrıca, sahibi olan -seslerini yükselten ve hükümetle pazarlık yapabilen- kesimlere güç yetiremediniz, sendikalar, görünmeyen güçler devreye giriyor, onlarla pazarlık yapıyorsunuz. Ya kimi kimsesi olmayan, sesini duyuramayanlar? Onlar ne halde biliyor musunuz? Eminim biliyorsunuz, çünkü Zatınız da o yollardan geçerek buralara gelmiştir. Halbuki daha önce onların hamisi siz idiniz.

Görünen odur ki, beynelmilel güçlerle bir mutabakatınız olmuş! Mehmet Şimşek ve ekibine iktisadi dümeni teslim etmişsiniz. Onlar ülkeyi fakirlerin sırtına yükleri yükleyerek selamete çıkarmaya çalışıyor.

Vergi yüklerini artırdınız, ama çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almayı beceremediniz veya bu yola teveccüh etmediniz.

Özal zamanında uygulanan fiş alma mecburiyeti ve bu hususta yapılan haksızlıkları, tekrar mı yaşayacağız!

Merdiven altı dedikleri iktisadi işletmeler, bu ülkenin büyük yükünü kaldırıyor. Belki tüm çalışanları sigortalı değil, belki kazandıklarının hepsi kayıt altında değil. Ama bu insanlar, çok insanın ekmeğini, aşını temin ediyor. Ayrıca kazandıkları yurt dışına gitmiyor, gene ülke içinde dolaşıyor, ekonomik canlılık getiriyor. Ya yurt dışında çıkarılan bavullar dolusu paralara niye engel olunamıyor.

Bu ülkenin kaymağını yiyenler, ülkenin sıkıntısına niye katkı sağlamıyorlar. Onlar cephede yoklar, onlar Gezide yanımızda değiller, onlar 15 temmuzda tankların önüne çıkmadılar, onlar asrın felaketi depremde halkımızın yanında değillerdi. Bari bugün biraz kârlarını kıssınlar fakir-fukaranın garip-gurabanın yükünün bir kısmını onlar yüklensinler, bunu sağlayacak olan da hükümettir.

Bu milletin ferasetiyle oynamayın, size verilen güveni zedelemeyin. Bunca iyi ve güzel işlerinizi, cesaretinizi ve öz güveninizi heba etmeyiniz. Sayın Cumhurbaşkanı...

Siz direnirseniz bu halk, biz her zaman arkanızdayız. Allah'ın izniyle emperyalizmin her türlüsünü bertaraf edebilecek gücümüz var.