YAĞMUR DUASI |
(15 Eylül 2023, Cuma) Yağmur duasına çıksaydık dostlar, Bulutlar yarılır, hava açardı, Şimdi ne ihtimal ne de imkân var,
Göğe hükmetmekten kolay ne vardı. Yağmur duasına çıksaydık dostlar! Sezai Karakoç Modern dünya; Allah'a sığınmayı bir eksiklik, bir becerisizlik, bir iş bilememe, ihmallere bahane bulma, geri kalmışlığın bir simgesi olarak görüyor. Bu ruh haline nasıl ulaşılmış, hangi nedenlerden ötürü böyle bir kanaat hâsıl olmuş, bu kanaatin oluşmasında Müslümanların payı var mı, katkısı yüzde kaçtır... Bu sorular uzar gider. Tedbir ile takdiri birlikte değerlendirip nakısamızı insan olarak anlamak ve ona göre değerlendirmede bulunmak lazım gelirken bunu terk ettik. Onun yerine, biz Allah'ın yapabilirliğini insanın da yapabilirliğine indirgedik. Veya tersi Allah'ın kuvvet ve kudretini kendimizde vehmettik. Biz her şeyi yapabiliriz. Allah (haşa) istese de istemese de biz yaparız, mevkiine insanı çıkardık. Süpermen -veya insan-ı kamilin yanlış yorumuyla, mahluk olan insanı Allah seviyesine çıkarma cüretini gösterdik. Acizlik insanî değildir diye kendimize inandırdık. Dağa, taşa, börtü böceğe, kurda, kuşa, suya, toprağa olan hakimiyetimizi mutlak sandık. Allah'ın kainatta koyduğu kanunları keşfederek elde ettiğimiz imkanları, kendi icadımızı, yaratıcılık oynayarak ilahlık tasladık.
İnsanı yaratan ile insanı eşitledik. İnsan eşittir Allah veya Allah eşittir insan dedik (haşa biz Müslümanlar demedik). Yerkürenin dışına çıkarak oralarda Allah'ın hükmü geçmez sandık. Göklere sahip olmayı, insanı insanüstü bir varlık yapacağına kani olduk. Yüce Allah, sanki yerkürenin Allah'ı. Gezegenleri keşfedenler, sanki oralarda Allah'ın hükmü geçmiyor zehabına kapıldılar. Halbuki Allah, Göklerin ve yerin sahibi, maliki, yaratıcısı, hükmedicisi... Keşfedilmiş veya edilecek ne kadar "şey" varsa hepsi Allah'ın taht-ı tasarrufundadır. Bildiğimiz bilmediğimiz, bilemeyeceğiz daha neler var onu da bilemiyoruz. Allah'ın kuvvet ve kudretini sınırlama, insana bir alan açmıyor. İnsan insandır. İnsanlıktan çıkarak insanüstü olmaya kalkışmak eldeki insaniliği de kaybettirir. Beniâdem yücelebildiği kadar yücelsin, keşfedebildiği kadar keşif etsin/yapsın. Ama kendisi kalsın. O zaman işte bir değer ifade eder ve yücelir. Yaptığı bir-iki keşif ile şımarırsa, ilahlık taslarsa Allah'ın gazabına uğrayabilir, uğrama ihtimali çoktur. İsyan, iğfal, zulüm, fıtratı bozma, karada ve denizde, yerde ve gökte kainatın işleyişine müdahale etme, hiçbir hak-hukuk tanımama, sınırsız hürriyet(!) peşinde koşma ve buna inanma... Bütün bunlar oluyorsa, ki oluyor. O zaman hürriyet nerede başlar nerede biter, iki kişinin hürriyeti çatışır veya kesişirse kimin hürriyeti esas alınır? Hal böyle olursa güçlü kazanır güçsüz kaybeder. Altta kalanın canı çıkar. Adalet diye bir şey yeryüzünden, gökyüzünden kalkar, zulüm başlar. Acaba elan bunları yaşamıyor muyuz? Aslında yaşıyoruz ama fark ettirilmiyor. İnsanlık uyuşturulmuş. Ey uyuşturulanlar! Uyanın ve huşyar olunuz. Uyuyanların bir kısmı, kabre girince uyanacak o zaman da iş işten geçmiş olacak. Tanrıtanımazlara sözüm yok! Ama inananlara sözüm var; Modern dünyanın verilerini asıl kabul etmeyiniz! Geçici -moda- düşünceler peşinden koşmayınız! Göklerin ve yerin sahibi, maliki Allah'tır, bundan şüpheye düşmeyin! Fıtrat bozucu ne varsa ona itibar etmeyiniz ve inadına fıtratı muhafaza ediniz! Allah'ı inkar etmenin fıtrî olmadığına inanınız! Adaletinize zulüm, amelinize riya, ahlakınıza şaibe karıştırmayınız! Keşiflerin gaybe zarar veremeyeceğine inanınız! Gökler de yeryüzü gibi Allah'ın yarattığı bir mahluktur, oralara hakim olmaya çalışanları gözünüzde büyütmeyiniz, her keşfin yetersiz olacağına inanınız! Kainatın tümüne ve künhüne vukûfiyet ancak Allah'a mahsustur. Keşifleri büyütüp Allah'ın kuvvet ve kudretinden şüpheye düşmeyin! Son zamanlarda meydana gelen zelzele, yangın, sel baskınları, heyelan, yanardağ patlamaları vb. Allah'ın inanan kullarına birer ikaz ve uyarıdır. Onu anlamaya ve kendinizi düzeltmeye çalışınız! İnsanlıktan sorumlusunuz, lütfen sorumluluklarınızı yerine getiriniz! Siz insanlık için çıkarılmış hayırlı bir topluluksunuz, bunun idrakinde olunuz! Eğer tüm Müslümanlar olarak vazifelerimizi ihmal edersek bütün insanlığın sorumluluğu bizim üzerimizde olacaktır. Çünkü son dinin mensubuyuz ve insanlığın bekçisiz! Yağmur duasına çıkın, yağmurun, fırtınanın, zelzelenin, yangının afetlerin cemicümlesi Allah'ın taht-tasarrufundadır. O, dilerse sular akar, dilerse su akmaz, dilerse, ateş yakar dilemezse yakmaz. Zelzele de heyelan da, sel felaketi de O'nun emriyledir. Ama O, kâinatta bir kanun koymuş ona uyarsak Allah bizi korur. Tedbirlerimizi alalım ama kadere burnumuzu sokmayalım! Bakın 'Yağmur Duası' bize nasıl yol gösteriyor; "Ya Rabbi, Sen Allah'sın. Senden başka ilah yoktur. Sen zenginsin, biz fakiriz. Bize bereketli yağmurlar indir (yağdır). İhtiyaç duyduğumuz güç ve kuvvete bizi eriştir. Allah'ım, bize yardım eden, içimize sinen, ferahlık veren, bol, yararlı her tarafı sulayan bereketli bir yağmur ihsan eyle. Allah'ım bizi yağmurla sula, bizi ümitlerini yitiren kimselerden eyleme. Allah'ım! Kullarında, illerde ve diğer yaratıklarında da öyle bir sıkıntı öyle bir darlık var ki Senden başkalarına arz edemeyiz. Ey yüce yaratıcımız, bizim için ekinleri bitir. Sütlerimizi bollaştır. Bizi göğün bereketlerinden sula. Bize yeryüzünün bereketlerinden ihsan eyle. Ey cömert kerem sahibi Allah'ımız, biz Senden mağfiret dileriz, şüphe yok ki Sen bağışlayıcısın, bize gökten bol bol yağmurlar yağdır. Ey bağışlayıcı merhametli Rabbimiz." Birileri, işimiz yağmur duasına mı kaldı? diyebilir. O, onların problemi, bizim işimiz Allah'a sığınmaya kalır her zaman. O'na karşı müstağni davrananlar, kainatı ve insanlığı felakete sürüklüyorlar. Bizim işimiz felaketleri önlemek. Bu hususta Allah'a sığınmaktan başka çaremiz yok! Bu hassasiyetimizi; vazifeden kaçmak, tedbir almamak diye anlayanlar zaten sırat-ı müstakimden sapanlardır. Onları itibar etmeyin ey Ehl-i İslam! Sözü M. Akif'e bırakalım; İhlâs ile ilm öğrenecek halka imâm ol Tevhîd diyerek veche-i maksûda bekâm ol İhmâli bırak, vecd ile câmîye müdâm ol Allah'a güven, sa'ye sarıl, hikmete râm ol Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol Kalkar yeniden hâk ile yeksân olan insan Bir tövbe gerek komşu hukûkundan alırsan
Göstermesin Allah sıkılıp darda kalırsan Allah'a güven, sa'ye sarıl, hikmete râm ol Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol Takdîr edilen güçlü bir îlâhi bilinç el Vermekle bütün fertlere feyz-nâk-ı müselsel Son beklediğin rûz-i elest gelmeden evvel Allah'a güven, sa'ye sarıl, hikmete râm ol Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol Kâzım Sağlam
|