AÇMAZI AÇMAK |
(25 Ağustos 2023, Cuma) İnsanoğlunun belli açmazları her zaman olabilir. Bu açmazlar çoğu zaman kişileri neyin üzerinde durması gereğini çıkmaza sürükleyebilir. Konu seçmede, seçtiği konuyu işlemede nasıl bir iz takip edeceğine, neyi nasıl izah edebileceğine kanaat getiremez hale getirir. Bu tereddütler, bu iniş-çıkışlar neticede bedbinlik oluşturur. Kötümser havayı dağıtmanın ne olması lazımdır diye kafa yorarken, aniden önüne bir mesele gelir ve önüne düşen/düşüren bu mesele hakikat anlamında bir mesele midir, yoksa piyasanın önüne sürdüğü ve aslında kendisini ilgilendirmediği bir mesele midir? Bunu eğer kestirebiliyorsa doğru bir seçim yapmış olur. Yok eğer bunu düşünmeden önüne sürüleni gerçek mesele imiş gibi addedip yola koyuluyorsa; işleyeceği konu, elde edeceği netice, varacağı yer, ne olursa olsun, o kişi kendisi değil demektir. Çünkü yolunu kendisi belirlememiş, konusunu kendisi seçmemiş, önüne sürüleni işlemiş o kadar. İşlediği konu, faydalı da olabilir, elde edilen faydalar dolaylı yoldan kendisine fayda sağlamış da olabilir, kârlı bir ticarete müncer dahi olabilir. Ama bütün bunlar o işlediği iş ne ise onun değildir, o sadece bir aparat hükmündedir. Ama kendisi ölçüp tartarak bir konuyu ele almışsa, bir işlemeyi kendisi tasarlamış ve yürürlüğe koymuşsa; neticesi kazançlı çıkmazsa dahi onun için hayırlıdır. Çünkü kendi zihin gayreti ve fikri düşüncesinin ürünüdür. Bazı seneler tarla hasat vermez, meyve yetiştirsin, elde olmayan sebeplerle o sene mahsul alamayabilirsin. Ama şunu da biliriz ki; meyve yetiştirmiş isen bu sene mahsul vermemişse seneye verebilir. Demek ki aslolan kişinin zihni ameliyesi ve kendi icadı olanı icra etme yetisini kazanmasıdır. Toplumlar, devletler de böyledir. Kendi plan-programı olan toplumlar/cemaatler, kendi zihin ürünü olan işlere koyulurlarsa ne kadar engellerle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar ne kadar tökezlerlerse tökezlensinler, ısrarla ve bile-isteye zihin ürünlerini sürdürürlerse günün birinde olumlu neticeye vasıl olabilirler. Kendi ömürleri bunun semeresini görmezse bile onların ardından gelenler semeresini görme bahtiyarlığına ulaşırlar. Piyasa malı düşüncelerle yola koyulanlar; çabuk bir kâr elde edebilirler, o anki ihtiyaçlarını karşılayan bir rahatlamaya kavuşabilirler, toplum nezdinde itibar da kazanabilirler. Hatta uluslararası bir aferine de vasıl olabilirler... Ama bunların hiçbiri kalıcı ve sadra şifa olacak semereler değildir. Geçici, uçucu, dönemsel, başkasının değirmenine su taşıyıcılığından başka bir şey değil... Kalıcı olan zordur, zahmetlidir, az kâr getiricidir, çok yatırımcı az semerecidir. Ama uzun solukludur, o ülkenin insanına aittir, kimse elinden alamaz. Eğer dünyadaki gelişmeleri hesaba katarak kendini geliştiriciliğe kapatmamışsa daime kendini yenileyen ve her zaman meriyette olan bir hal alıcıdır. Herkes zihnini yorsun ve kendine ait bir "şey" elde etmenin yollarını arasın. Yol bulamıyorsa zihnini yorarak yürümeye çalışana destek olsun.
|