SAKİN BİR DEĞERLENDİRMEYE İHTİYAÇ PDF Yazdır e-Posta

(8 Haziran 2023, Perşembe)

Dünyamız bir pandemi dönemini yaşadı. Türkiye bundan fazlasıyla etkilendi, yeni alışkanlıklar edinmeler zuhur etti, yeni iş yapma biçimleri ortaya çıktı, kurum-kuruluşlar bazı işlerini iş yerlerine gitmeden yürütme imkanına kavuştu. Bunların yanı sıra toplum birbirinden koptu, sıcak temaslar rafa kalktı yüz yüze sosyal faaliyetler aksadı, ferdiyetçilik öne çıktı, sosyal medya kullanımı hızlı bir şekilde arttı. Sanal bir dünya kuruldu ve insanların bir kısmı orada kendine yer edindi. Sosyal faaliyet yürütenler, insanını motive etmekte zorlanır hale geldi. Sosyal medya fenomenleri türedi, bilgi edinme yolları hocadan çok medya üzerinden temine çalışıldı. Herkes bilgiyi medyadan elde etme yollarını tercih etti/ediyor...

Çin, dünya ticaretine dahil oldu ve hızlıca dünyaya yayılmaya başladı, Almanya, Japonya, kısmen Türkiye gibi ülkeler toparlanarak iki dünya savaşından sonra kendilerine yeni alanlar açmaya çalışıyor...

Pandemi sonrası ekonomik kriz oluştu. Rusya-Ukrayna savaşı dolayısıyla enerji krizi meydana geldi.

Bütün bunlar oluyorken/olurken Türkiye 6 Şubat depremiyle sarsıldı. 11 ilimizi vuran asrın felaketi diye nitelenen deprem, ülkemizi derinden sarstı, sarsıntısı devam ediyor...

Nihayet 14 Mayıs Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri seçimi oldu... birinci turda Başkanlık seçimi için hiçbir aday %50+1 elde edemeyince ikinci bir seçim daha oldu 28 Mayısta yapılan seçimle Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi.

Bu baş döndürücü hızlı gelişmeler, sıkıntılar ister istemez hepimizi etkiledi. Herkes fazla düşünmeden daha doğrusu düşünmeye zaman bulamadan var gücüyle bu sıkıntılara elinden gelen gayretle yardımcı olmaya başladı.

Sayılan afetlerin/sıkıntıların ilk sadmesi geçti artçıları devam ediyor, her bir sıkıntı, imtihan, afet, değişim, oluşum iz bırakarak geçiyor.

Şimdi biraz sükûnete erip, şöyle geriye yaslanıp veya bir kenara çekilip, bunların hepsinden 'nasıl bir ders çıkarmamız lazım gelir' bunu tefekkür etmenin vaktidir. Her bir fert, kurum-kuruluş, parti, cemaat, devletin organları, yeni seçilen bakanlar, milletvekilleri...

En çok da bu ülkenin geleceği hakkında söz söyleme mevkiinde kendini görenler, kanaat önderleri, cemaatler, STK'lar, akademisyenler... onlar daha sakin ve asude bir ruh haliyle hareket etmeye mecburdular. Herkes kendi payına düşen dersi almalıdır.

Bu meyanda Müslümanlar olarak, Türkiye'de toplumsal değişimi/toplumsal olgunlaşmayı önceleyen insanlar olarak değer yargılarımızı örselemeden mevcut yeni verileri de hesaba katarak bir yeniden değerlendirme yapmamız lazım gelir.

Yeni toplumsal yapı taşlarını önce tesbit etmemiz gerekecek. Mevcut durumu iyi analiz etmeden yeni yol-yöntemler bulmaya çalışmak isabetli neticeler vermez.

Toplumumuzu iyi tahlil etmeliyiz. Köyden kente gelen, insanımızın ruh halini iyi tetkik etmemiz icabeder. Genellemeyi bırakıp köy köy, mahalle mahalle, semt semt insan ve şehir tahlilleri yapmamız lazım. İnsanımızın maddi durumunu, aile yapısını, mesleğini, bilgi ve birikim düzeyini, çevresini, inanç ve amellerinin neye dayandığını, alışkanlıklarını iyice tahlil etmeliyiz. Aksi takdirde yeni ahvalde bir hükme varırız, bu hükme varışımız karşılığı olmayan, askıda bir değer olarak kalır.

Acele etmeyelim, ama bîgane de kalmayalım. Dünyada, bölgemizde, ülkemizde, şehrimizde, mahallemizde, evimizin içinde olabilecek her şey bizi bulur. Bunların cemi cümlesini hesaba katarak bir çıkış yolu bulmaya gayret edelim. Rabbimize sığınıp O'nun yardımını dileyerek bol bol dua ederek yürümeye ve meseleleri çözmeye çalışırsak inşaallah Yüce Allah önümüzü açar ve bize bir yol yöntem nasip eder...

Çünkü Yüce Allah şöyle buyuruyor; "Bizim uğurumuzda mücahede edenlere gelince elbette biz onlara yollarımızı gösteririz ve şübhesiz ki Allah her halde muhsinlerle beraberdir." (Ankebut, 69)

Allah'ın yol göstericiliğini hak edenleri Seyyid Kutup şöyle tarif ediyor;

"Allah'a giden yolda karşı karşıya kaldıkları zorluklara katlanan, hiçbir sorumluluktan kaçınmayan, asla ümitsizliğe düşmeyen kimselerdir. Kendi nefislerinin baştan çıkarıcı oyunlarına, insanların dinden döndürme amaçlı baskılarına karşı sabreden kimselerdir. Yüklerini omuzlayıp yabancısı oldukları uzun ve meşakkatli yola koyulan kimselerdir. Kuşkusuz Allah onları yalnız başlarına bırakmayacaktır. İmanlarını geçersiz saymayacak, cihadlarını/cehtlerini unutmayacaktır. Yüce katından onları görüp hoşnut edecektir. Kendi uğrunda giriştikleri cihad hareketini/gayretlerini görecek ve onları kendi yoluna iletecektir. Kendisine ulaşmak için nasıl çabaladıklarını görecek ellerinden tutacaktır. Zorluklara karşı sabredişlerini, her zaman iyi davranışlar içinde oluşlarını görecek ve onları nimetlerin en iyisi ile ödüllendirecektir." (Fizilal, Ankebut 69. ayet tefsiri)

 

k_saglam

Yeni Kitabımız Çıktı

egri_agacin_golgesi

Son Eklenenler

MİLLİYETÇİLİK- MUHAFAZAKARLIK- ÜMMETÇİLİK
(Yerellik 'Yerlilik' - Muhafazakarlık -...
AÇMAZI AÇMAK
(25 Ağustos 2023, Cuma) İnsanoğlunun...
AÇILIM - ATILIM
(5 Ağustos 2023, Cumartesi) Sıkışan...
GÜLİSTAN OKUMAYANLARA
(10 Temmuz 2023, Pazartesi) Sadi (Şira...
SAKİN BİR DEĞERLENDİRMEYE İHTİYAÇ
(8 Haziran 2023, Perşembe) Dünyamız ...
PANİKLEMEYİN EY EHL-İ İSLAM!
(27 Nisan 2023, Perşembe) Hayatların...
BAYRAM MESAJI
(21 Nisan 2023, Cuma) Hayatın iniş-ç...

Kimler Sitede

Şu anda 13 konuk çevrimiçi
Üyeler : 3
İçerik : 631
Web Bağlantıları : 5
İçerik Tıklama Görünümü : 5195116
< ?php if( JRequest::getVar( 'view' ) == 'article' ): ? > < jdoc:include type="modules" name="socialwidget" /> < ?php endif; ? >