Hükümet - Toplum İlişkisi - 1 |
![]() |
![]() |
![]() |
(12 Mayıs 2022, Perşembe) Hükümet, devletin egemenlik işleyişinin görünür yüzüdür. O bakımdan devletin toplum nezdindeki görüntüsü olan hükümetin doğru ve yanlışları devlete taalluk eder. Hükümet, devletin tamamını kapsamaz. Devletin temel unsurlarından sadece bir cüzünü kapsar, ama bu cüz çok etkin ve devletin dış dünyayla görünür yüzünü gösteren unsuru olduğu için çok önemlidir. Devlet: vatan (toprak) - halk (toplum-millet) - egemenlik - tarih bilinci/şuuru ifade eder. Hükümet ise egemenliğin işleyiş biçiminin görünen kısmını temsil eder. Ama sayılanlar birbirinden kopuk değildir. Hepsi iç içe ve birlikte devlet olur. Bunları ayrı ayrı ele almak da mümkün hepsini aynı kefeye koyup değerlendirmek de. Ayrı ayrı ele alınırsa anlaşılması daha kolay ve hangisinin geçici hangilerinin kalıcı olduğunu anlamak kolaylaşır. Toptancılar ayırmayı pek sevmezler, onlar genellemeyi her zaman tahkik etmeye tercih ederler. Tahkik/analiz, ayrıntıya dalmayı ve işin künhüne vakıf olmayı gerektirir. Genellemecilerin o kadar vakitleri yoktur, onlar çabucak neticeye varmak isterler. Onların hareket tarzları herhangi bir meseleyi anlamada, sosyal olayları değerlendirmede de böyledir. Mücadele tarzları aceleci ve kestirmecidir. Çünkü orta yerde büyük bir haksızlık ve sapmalar vardır, bunları bertaraf etmek için çok derin düşünmeye ve analizler yapmaya ihtiyaç yoktur, her şey ayan beyan ortadadır. Mücadeleden kaçanlar analiz, anlama, devlet-vatan-millet-egemenlik ayırımı yaparak mücadeleden kaçıyorlar diye inanırlar ve tüm yapıp ettiklerini buna bina ederler. Bu anlayış ayrıca üzerinde durulmayı hak eden bir anlayış, çünkü çok yaygındır.
Hükümetin Etki Alanları Hükümet-toplum ilişkisinde hükümet, neye dayandığını, neyi temsil ettiğini, neyi nereye kadar yapabileceği, yani sınırlarını bilmesi lazım gelir. Hükümet müesses nizamı yürütür. O kurucu unsur değil işletici kurumdur Hükümet bir icra organıdır. Kurum-kuruluşları vardır. Asıl vazifesi kurum-kuruluşları düzgün işletmektir. İşleticiler işletmelerini çağın gereklerine göre yenileme ihtiyacını zaman zaman duyabilir. Hükümetler, devletleri yönetir, dolasıyla devletin nasıl işlediğini icra organları önce işleyişin tarihi seyrine vakıf olacak. Devletinin tarihini ve kurum-kuruluşların geçirdikleri evreleri iyi kavrayacak. Sadece kendi ülkesinin değil dünya devletlerin, kurum-kuruluşlarının tarihi seyrini, anlayış, işleyişini de bilmesi gerekecek. Ülkelerin hayatı kurum-kuruluşlar üzerinden yürür. Kurum-kuruluşlar iki kısma ayrılır; a) Kamu Kurum ve Kuruluşları, b) Sivil Toplum Kuruluşları
A-Kamu Kurum ve Kuruluşları Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Başbakanlık (artık yok) yerine kurulan Cumhurbaşkanlığına bağlı başkanlıklar, daireler var. Bunlar bazen bakanlıkların önüne geçer, yetki kargaşasını da doğurur. Bakanlıklar: Adalet Bakanlığı-Milli Savunma Bakanlığı-İçişleri Bakanlığı-Dışişleri Bakanlığı-Maliye Bakanlığı... Bu bakanlıklar zaman zaman siyasi mülahazalarla birleştirilir ve yenileri ihdas edilir. Ayrıca kimi zaman bir de Devlet Bakanlığı diye bir bakanlılar kuruldu. Bakanlıklara bağlı kurumlar vardır, onların da mevzuat ve teamülleri vardır. Hükümet, bunları hem işletir hem de geliştirir ve yerine göre yeniler. Her bir kuruluş için özel yetenek lazımdır, buralarda ehliyet geri itilir sadakat öne çıkarsa kurumlar felç olur. Hükümete bağlı bakanlıklardan ayrı bazı kurumlar da mevcuttur. Hazine Müsteşarlığı - Yargıtay - Sayıştay - Danıştay - Radyo Televizyon Üst Kurulu - Merkez Bankası Rekabet Kurumu - Sermaye Piyasası Kurulu - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu - Devlet İstatistik Enstitüsü - Emniyet Genel Müdürlüğü - Merkezi Finans ve İhale Birimi - Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü - Anayasa Mahkemesi Başkanlığı - YÖK Başkanlığı -Savunma Sanayi Müsteşarlığı - Özelleştirme İdaresi Başkanlığı - TAPDK - Türk Akreditasyon Kurumu - Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu - Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu - Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu - Devlet Personel Başkanlığı - İnsan Hakları Başkanlığı - Türkiye Atom Enerji Kurumu - TÜBİTAK - Şeker Kurumu - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanlığı - Gelir İdaresi Başkanlığı - Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı - GAP İdaresi Başkanlığı - Özürlüler İdaresi Başkanlığı - KOSGEB - TİKA - Türk Standartları Enstitüsü - Türk Patent Enstitüsü - Sosyal Güvenlik Kurumu - Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü - Aile ve Sosyal Araştırma Genel Müdürlüğü - Türkiye İş Kurumu - Özel Çevre Koruma Kurumu - İller Bankası Genel Müdürlüğü - Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü - Eximbank Genel Müdürlüğü - Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığı - TRT Genel Müdürlüğü... Bunlar devletin kurum ve kuruluşlarıdır. Devlet bunlarla hayatiyetini sürdürür. Bu kurumların dayandığı ana ilkeleri ve teamülleri vardır, bunlar zaman içinde geliştirilmiş günümüze gelmiştir. Bu teamülleri ve bağlı bulundukları mevzuatı yok sayarak kurumlar işletemez. İşletmeye kalkışırsa kurumda düzensizlik ve güvensizlik başlar. O zaman hükümet ile kurumlar arasında zıtlaşma başlar. Her bir kurumu işleten insanın yetiştirilmesi, donanım sahibi olması lazım. Kurumu temsil yetkisini deruhte eden zat/lar hükümeti dolayısıyla devleti temsil eder. Onun için işin ehli olması ve kurumun özelliklerini, yetkisini, kurumla alakalı mevzuatı çok iyi bilmesi elzemdir. Bunlar yetmez, ayrıca kurumun aksayan ve çağa cevap veremeyen taraflarını da fark ederek düzeltmeye yetkin mercilere bildirmesi ve nasıl düzettirilmesi konusunda raporlar hazırlaması gerekir. Bu da yeterli değil dünyadaki aynı ve benzer kurumları da bilmesi lazım ki mukayese edebilsin ve diğer devletlerle rekabet edebilsin. B-Sivil Toplum Kuruluşları İnanç temelli kuruluşlar (bu konuyla sınırlı vakıf ve dernekler) - Sendikalar - Hizmet veren STKlar (ör: okur-yazarlık, sağlık, sosyal hizmetler ve toplumun gelişmesine destek veren STKlar) -Eğitim, geliştirme, araştırma gibi alanlarda aktif olan STKlar (ör: think thank'ler/düşünce üretme merkezleri, araştırma merkezleri, kar amacı gütmeyen okullar, kamu eğitimi veren kuruluşlar) - Medya - Kadın kuruluşları - Öğrenci ve gençlik dernek/birlikleri - Sosyo-ekonomik olarak toplum dışına itilmiş (marjinal) grupların oluşturduğu dernek/birlikler (ör: yoksullar, evsizler, toprağı olmayanlar, göçmenler, mülteciler -Meslek ve iş örgütleri (ör: ticaret odası, meslek birlikleri) - Ekonomik çıkara dayalı STKlar (ör: kooperatifler, kredi birlikleri, karşılıklı tasarruf birlikleri) - Etnik/geleneksel/yerel birlikler/kuruluşlar - Çevre ile ilgilenen STKlar - Kültür ve sanat ile ilgilenen STKlar - Sosyal konular ve eğlence ile ilgilenen STKlar - spor kulüpleri -Hibe dağıtan vakıflar & fon geliştirme organları... Üzerinde durulması lazım gelen bir husus da STK'lar ile hükümet ilişkisidir. Bu alana hükümet fazla müdahil olmamalı. Lakin STK'ların da yetki ve sınırları açık ve sarih olmalı. Herhangi bir STK kendini devletin ve hükümetin üstünde görmemeli, ama hükümetin emireri gibi de davranmamalı. Kendi ilgi ve etki alanında yetki sahibi olmalı, sınırlarını da aşmamalıdır. Bütün bunlar açık ve sarih olmalı, müphemlik istismara kapı aralar. Hükümet STK'ları kendi siyasi programın bir parçası görüp onlara tahakküm etmemeli. Onlar da siyasi parti gibi davranmamalıdır. Hele muhalefetin temsilciliğine soyunmamalıdırlar. Kendi ilgi ve yetki alanlarında hükümetin yanlışlarını kıyasıya eleştirmeli ve yol göstericilik rolünü oynamalıdır. STK'?lar dış mihrakların odağı haline gelmemeli/getirilmemeli. Denetlenebilir ve hesap verebilir olmalı. Toplumun tümünü temsil etmediklerini de bilmelidirler. Ayrıca üzerinde durulması lazım gelen bir konu da STK-Cemaat ilişkisidir. Her cemaat STK gibi değerlendirilmemelidir. Toplumu ayakta tutan ve yönlendiren unsurlar farklı değerlendirilmelidir. ...
|