Şevşevık(*) |
(1 Haziran 2018, Cuma) Raviler rivayet eder, hikâyeciler hikâye eder, kısacılar kısa eder, esatiriler de derler ki; Hz. Süleyman bir rüya üzere kuş tüyünden bir kasır/köşk yapmak ister. Devrin ünlü mimarlarını çağırır, bunun mümkün olup olmadığını sorar. Bazı mimarlar derler ki; efendim buna ne hacet; siz emir buyurun yeryüzünün neresinde güzel ve şatafatlı köşk-kasır-yapı varsa hepsini getirtelim, içlerinden beğendiğinizi seçin onun daha güzelini yaparız. Bu kadar kuş tüyü nerden temin edilir, hem temin edilse tüyden köşk/kasır nasıl inşa edilir. Kimi mimarlar derler ki kuşların tüyleri yolunursa onlar çıplak kalır avret yerleri görünür bu da edebe aykırıdır. Daha başkaları başka fikirler serdettiler. Sonunda bir grup; eğer isterseniz bu mümkündür efendim, der. Bunun mimari özelliklerini de detaylı şekilde Hz. Süleyman’a arz ederler. Süleyman (a.s.) kuş tüyünden bir saray/köşk/kasır inşa etmeye karar verir. Bunu duyan bazı bilgeler gelirler ve bu işin zor olacağını söylerler, onları azarlar ve kesin kararını verir. Karar vermeye verir ama kuşların tüyleri farklıdır, renkleri farklıdır. Bu kadar değişiklik içinde nasıl bir ahenk olabilir? Bir heyet teşkil edilir ve hangi kuş türünün tüyü yapının neresinde kullanılır bu da tesbit edilir. Rivayet oldur ki; şevşevıkın yedi renkten tüyleri varmış, bu renkler durmadan yer değiştirir hangi rengin kuşun neresinde olduğu kestirilemezmiş. Mimarlar, şevşevıkın tüylerini yapının görünür yedi yerine yerleştirilmesi en uygun olanıdır, diye karar vermişler. Nihayet sıra kuşlara duyurmak ve onların tüylerinin yolunmasını sağlamaya gelir. Münadiler nida ederler; “Bütün kuşlar tüm tüylerini tesbit edilen yere getirip bıraksınlar, tüylerin nasıl yolunacağı da kendilerine bırakılmıştır”. Böyle buyurmanın hikmeti; kuşların tüyleri yolunurken onları incitmemek ve rencide etmemek imiş. Şevşevık; yeni yavrulamış, yavruları daha çok küçük, onları özene bezene beslemek gayretiyle çevrenin her yerini gezer oralardan yavrularına gereken gıdayı temin edermiş. Hangi bitkinin kökünden veya yaprağından ne alır, yavrularına verirse nasıl bir renk elde edeceğini de bilirmiş. Hz. Süleyman’ın nidasını, emrini duyar duymaz hemen harekete geçer ve gelip o muhteşem tüylerini itiraz etmeden ve hikmetini sormadan yolar ve yavrularına döner. Gel gör, kuşlar toplanır ve Süleyman (a.s.)’a ricaya giderler. Aman efendim biz tüylerimizi yolarsak nasıl yaşarız, koskoca âlemde tüysüz çıpıldak nasıl dolaşırız. Bizi birbirinden ayıran en önemli özelliğimiz tüylerimizdir, onları da bizden alırsanız, kim kimi nasıl tanıyacak. Bazı danışmanlar dediler ki; aslında kuş dediğin grup tek tip olmalı, çok farklılık ne kazandıracak? Süleyman (a.s.) kuş tüyünden köşk/kasır yapmaktan vaz geçti. Bütün kuşlar bayram ettiler, sevinç gözyaşlarını döktüler. Ama bizim şevşevık, emri hemen yerine getirmenin, vazife aşkının ve itaat etmenin mükâfatı olarak tüysüz kaldı. Ona göre Süleyman peygamber emir vermiş, artık bunu yapmayacak da ne edecekti? Döktüğü tüylere geri döndü ve tekrar almak istedi. Lakin tüyler dile geldiler ve dediler ki; sen aceleciliğin bedelini tüysüz olarak ödeyeceksin. Diğer tüy cinslerine de haber verdik, anlaştık kimse sana yardımcı olmayacak sen ömür boyu tüysüz dolaşacaksın. Ayrıca bedenine de söyledik o da senin eski halinde kalmaya razı olmayacak şeklini değiştirerek, ancak yaşayabilirsin. O da çarnaçar buna razı oldu. Tüysüz ne yapacaktı, hangi bitkiye gitse ondan yüz çevirirdi, hangi ağaca yuva kurmak istese ağaç hemen onu üzerinden atardı. Gündüz nereden geçse bütün mahlukat onunla alay ederdi. Kuşlar meclisi toplandı ve şöyle bir karara vardılar; şevşevık, kuşların özelliklerin bazılarını geri verecek, mesela memeli olacak, tüysüz olacak, bizim gezdiğimiz yerlerde gezmeyecek, bizim yediklerimizden yemeyecek. Şevşevık geceye uygun bir şekle büründü, bundan böyle kötü böceklerle beslenecekti bunu da kabul etti. Yuvasını da en kuytu yerlerde yapmaya başladı. Ogün bugündür, şevşevık geceleri çıkar, bir kuş sesi duyunca hemen saklanırmış. (*)Şevşevık; Zaza’ca yarasa adıdır. Hechecik de Zaza’ca kırlangıç demektir. Şev: Gece demek, Şevşevık de geceye ait, gececi anlamına gelir.
|