Zeytin Dalı Harekâtı Sonrası Suriye |
![]() |
![]() |
![]() |
                                                      (13 Nisan 2018, Cuma) TSK’nın kısa zamanda Afrin ve çevresini ÖSO ile ortak hareket ederek teröristlerden temizlemesi, Suriye’de yeni denklemlere ve siyasetlere yol alçı. Türkiye’nin kısa zamandaki bu baÅŸarısı, PKK ve türevleriyle Türkiye ile baÅŸ edilemeyeceÄŸini vesayet savaÅŸlarını yürütenler iyice anladılar. Bu sefer yeni stratejiler, taktikler… uygulayarak Türkiye’yi baÅŸka yollarla sıkıştırmaya ve etkisizleÅŸtirmeye çalışıyorlar. Elan Suriye üzerinden bölgeye etki etmek için güçlü devletlerin her biri bazen ayrı ayrı, bazen birlikte yeni hamleler yapmaya baÅŸladılar. Bunların ardı arkası da kolay kolay kesilmez. Orta DoÄŸu’ya etki etmek için koparılan savaÅŸ çığlıkları ve aklı aÅŸan açıklamalar ve uygulamalar… büyük deÄŸiÅŸikliklerin habercisidir ve çok tehlikeli eylemlere de gebedir. Türkiye bu hususta en çok etkilenen ülkedir. Suriye diye bir devlet artık yok hükmündedir. Türkiye’nin etkisi arttıkça, dışa açıldıkça daha büyük ve karmaşık problemlerle karşılaÅŸacaktır. Ülkeyi idare edenler, inÅŸallah bunların farkındadırlar ve ona göre oyunlarını oynamaya çalışıyorlardır. Türkiye için artık herhangi bir ülkeye bel baÄŸlayarak siyaset gütme veya ülkenin güvenliÄŸini saÄŸlama devri kapanmıştır. NATO ÅŸemsiyesine sığınma da güvenirliÄŸini ve etkisini kaybetmiÅŸtir. Türkiye kendi başına kaldı, ülkeyi idare etme; ülkenin öz gücüne ve ülke insanına güvenmekle temin edilebilir noktasına geldi/ gelindi/ getirildi. Bu ahvalde ülke içi birlik daha bir önem kazanıyor.  *** Suriye’de etkili olmak, oraya dolaylı ve doÄŸrudan müdahale etmek, askeri-siyasi kapasitesini artırmak için ülkeler yarışıyor. Türkiye hariç Suriye’nin geleceÄŸini ve istikrarına gerçek manada düşünen ülke yok. Her ülkenin ayrı ayrı emeli var, emellerine göre bir Suriye istiyorlar. Türkiye ve İran hariç diÄŸer aktörlerin birinci önemsedikleri ÅŸey; İsrail’in güvenliÄŸidir. Bu konuda ABD, Rusya, AB ülkeleri uyum içindedirler. Belki güvenliÄŸi saÄŸlama tarzı farklı olabilir ama ana düşünce aynıdır. İsrail’in güvenliÄŸi garantilendikten sonra, Orta DoÄŸu’ya (İslâm Topraklarına) emperyalist güçler yerleÅŸerek istedikleri gibi bu coÄŸrafyayı idare edilmesini istiyorlar. *** Artık doÄŸrudan iÅŸgal etmek, bir komiser ile idare etmek devrinin kapandığını biliyorlar, onun için kendilerine ses çıkarmayan iktidarlar istiyorlar. Güçlü devletler de istemiyorlar, daima her konuda kendilerine muhtaç olsun istiyorlar. Bunun için en kolay ve kestirme yol bölgemizi istikrarsızlaÅŸtırmaktır. Güçlü ve halkı tarafından sevilen, ülkesinin menfaatlerini savunan liderler ve iktidarlar da istemiyorlar. Halkın isteklerine kulak veren idare biçimlerini de istemiyorlar. Hele köklerine dönmek isteyen idareci ve idare biçimlerine asla tahammül edemiyorlar. *** Türkiye, Suriye’nin istikrarı ve güvenliÄŸi ile kendi ülkesinin istikrarı ve güvenliÄŸini eÅŸ deÄŸer görüyor. Suriye’deki belirsizlik, istikrarsızlık ve emperyalistlerin etkinliÄŸi Türkiye’yi fazlasıyla etkiliyor, tedirgin ediyor. Suriye’nin içinde çöreklenmiÅŸ PKK ve türevleri; ülkenin istikrarsızlığından yararlanarak Türkiye’ye oradan saldırılarını bugüne kadar yaptıkları gibi tekrar sürdürebilirler, bunun acı örneklerini yaÅŸayan ülke, haklı olarak ciddi tedbirler almak zorunda. İşte bunun için var gücüyle çalışıyor. Türkiye, Suriye’deki istikrarı kendi ülkesinin istikrarıyla aynı görüyor, İstanbul’un, Ankara’nın, Adana’nın, Diyarbakır’ın, Van’ın istikrarı ne ise Suriye’nin istikrarı da aynıdır. Geçici ve muÄŸlak anlaÅŸmalarla Türkiye yetinemez, ABD, AB ülkeleri veya Rusya ne önerirlerse önersinler, Türkiye gelecekten emin olmadıkça geri çekilemez. Emperyalistler için İsrail’in güvenliÄŸi ne kadar önemli ise Türkiye’nin kendi geleceÄŸi için Suriye’de kalıcı tedbirlerin alınması da o denli, hatta ondan daha önemlidir. Türkiye askeri baÅŸarısını diplomatik baÅŸarıyla tamamlamalıdır. Åžu anda yürütülen taktik, stratejik ve psikolojik savaÅŸlarda da rüştünü ispatlamalı ve geri adım atmamalıdır. Burada hariciye ve kamu yönetimine fazlasıyla iÅŸ düşer. Türkiye’ye karşı yürütülen ekonomik baskılar, insan hakları konusundaki sıkıştırmalar, FETÖ vb. örgütler üzerinde yapılan kumpaslar, Yunanistan’ın kışkırtmaları, AB ülkelerince PKK-PYD ve türevlerine yapılan destekler… bütün bunlar Suriye konusunda Türkiye’ye dayatılan önerilere boyun eÄŸmesini saÄŸlamak içindir. *** Dünya tekrar soÄŸuk savaÅŸ dönemine dönme sinyallerini veriyor. İki kutuplu dünya; Batı-DoÄŸu. BaÅŸ aktörler ABD ve AB - Rusya. Ancak köprünün altından çok sular aktı, eski ittifaklar bozuldu yeni ittifakların kimler arasında olacağı net deÄŸil, muÄŸlak. Pazarlıklar, tehditler vaadler havada uçuÅŸuyor. Türkiye, saÄŸlam bir irade, dik ve hikmetli bir duruÅŸ gösterebilmelidir, yoksa ağır bedel öder. Derinlikli devlet tecrübesi ve ince diplomasi yürütebilmelidir. Geçici ve anlık menfaatlere ve tuzak vaadlere kapılmamalıdır. Tarihi birikimiyle, yakın geçmiÅŸte ABD’nin, Rusya’nın, diÄŸer AB ülkelerinin yaptıklarını iyice masaya yatırmalı ve ona göre dengeli, temkinli geleceÄŸe yön verebilen bir siyaset izleyebilmelidir. Onu bu hususta zorlar, ABD, Rusya, İngiltere kendi tarafına çekmek istiyorlar. Her bir ülke hem vaadlerde bulunuyor hem de tehditler savuruyor. Böyle zorlu durumlarda devlet aklı ve devlet yönetme biçimi siyaseti daha bir önem kazanır. Türkiye’nin geçmiÅŸi bu meseleyi tahlil edecek kadar tarihi birikime sahiptir. Yeter ki bazı saplantılara ve kısa vadeli menfaatlere tamah etmesin. Laiklik saplantısı, Osmanlı dönemi tecrübelerin ihmal edilmesine kurban edilmemelidir. Cihan harbindeki İngiliz oyunlarına tekrar gelinmemeli. Arap-Türk düşmanlığının oluÅŸmaması için azami gayret sarf edilmelidir. Çünkü böyle bir tehlike var ve bazı Arap idarecileri bunu kasıtlı olarak körüklüyor. Müslümanlarla devlet karşı karşıya getirilmemelidir. Kürt-Türk düşmanlığına asla müsaade edilmemelidir. Bu tür yanlışlar kalıcı hasar bırakır ve halkı Müslüman ülkeleri birbirinden uzaklaÅŸtırır. Türkiye burada tarihi bir rol oynamasını bilmeli ve geleceÄŸe yön verebilmelidir. Bunu baÅŸarırsa güçlenir ve halkı Müslüman ülkelere örnek dahi olabilir. *** Bu büyük imtihandan da baÅŸarı ile çıkabilirse ülkenin önü açılacak bir kademe daha etkinliÄŸi artacaktır. Burada geri adım atarsa kazandıkları da zedelenmeye baÅŸlayacaktır. Bu konuda bir öncelikler sıralaması elzemdir, hangi tavize karşı hangi imtiyaz elde edecek, bunun iyi hesaplanması lazımdır. Evvela ne kadar zorlanırsa zorlansın bölge insanı ve bölge ülkeleriyle asla savaÅŸma noktasına gelmemelidir. Zafer sarhoÅŸluÄŸuyla Arap ve Kürt karşıtlığı yapmamalıdır. Onları küçük düşürücü eylem ve söylemlere tenezzül etmemelidir. Müslüman kavimlerin kardeÅŸliÄŸini zedelememelidir. Bu dile dikkat etmelidir. Afrin’de veya baÅŸka yerlerde öldürülen teröristlerle Kürt halkını kesinlikle ayırmasını bilmelidir. Bilhassa DoÄŸu-Güney DoÄŸu illerinde kardeÅŸlerimizi rahatlatacak adımlar atılmalıdır. Mesela; Suriye’deki operasyonları yok sayarak DoÄŸu-Güney DoÄŸuy’a açılımlar yapılmalıdır. Bu adımlar, ekonomik iyileÅŸtirmeler yanında kültürel haklar da gündeme gelmeli ve cesur adımlar atılmalıdır.
|