Mevsim |
![]() |
![]() |
![]() |
                                                       (6 Ekim 2017, Cuma) Babaannem mevsimler için, “kimse kimseye vaktini vermez” derdi. Her mevsimin bir zamanı ve özelliÄŸi var, vakti geldiÄŸinde zamanına ulaÅŸtığında mevsim kendi rengini ve karakterini o zamana, o ana verir ve biz o rengi, o havayı teneffüs ederiz. Benim çocukluÄŸumda ve gençliÄŸimde her mevsimin bir mevsimi vardı. Her mevsim kendi zamanının icabına uyardı. Hiçbir mevsim baÅŸka mevsimin anına tecavüz etmezdi, zamanı gelince çeker giderdi. EÄŸer çekip gitmezse kendinden sonra gelecek olan mevsim gelemez olurdu. İhlaller baÅŸlarsa düzen bozulur ve mevsimler birbirine karışır. Mevsimler kâinatın bu düzenini bildiÄŸi için ona riayet ederdi. Mevsimler kâinatın bu kanununa riayet edince onun içinde barınan insan da riayet ederdi, yaza kışa karışmazdı, börtü böcek ona göre kendini ayarlardı. Kış aylarında haftalar boyu metrelerce kar yaÄŸardı. Biz keklik, tavÅŸan, sülün, ördek, sığırcık, güvercin bazen serçe bile avlardık. Damları kürer, sobanın veya ocağın önünde masallar ve cenknameler dinlerdik. Kışın, tabiat gibi biz de geri çekilir ve kış mevsimine uygun bir ÅŸekilde yaÅŸardık. Bahara geçiÅŸi izler, kâinatın yavaÅŸ yavaÅŸ canlanışını, uyanmasını müşahede ederdik. Karlar erimeye baÅŸlayınca karın altında istirahat eden buÄŸday vb. ekinler başını kaldırır, aheste aheste uyanmaya ve kendini göstermeye baÅŸlardı. Baharın geliÅŸiyle beyaz örtünün eriyip gri, sarı, kahverengi, mor elvan ortaya çıkınca en çok çocuklar sevinçle karşılardı. İnsanlar da mevsime uyarak hazırlıklara baÅŸlardı. Kar eriyince baÄŸlar budanır, ahırlarda aylardır hapis olan hayvanlar dışarıya çıkarılır, peyderpey çayıra alıştırılırdı. Nisan ayı olunca artık iÅŸler baÅŸlardı, herkes hummalı bir gayrete gelir, mevsimle dostane bir ÅŸekilde çalışmaya baÅŸlardı. Zaman zaman karların erimesiyle coÅŸan ırmakların yaptığı tahribatlar onarılır ve zararlarını asgariye indirmenin yolları aranırdı.
Mayıs/Gülan ayı gelince bahar, bütün hünerini gösterir, ilahi fırçayla süslenen renk armonisini sergilerdi. Biz bu renk armonisi içinde kendimizi onun bir parçası sayar çayırlarda gelincikler arasında debelenirdik, sanki ondan bir parçaymış gibi davranırdık. Baharda ekilmesi gereken arpa, mercimek, nohut vb. ekinler ekilir, baÄŸ ve bahçelerde çift sürülür, baÄŸların dibi kazılır, kökleri güneÅŸ görsün diye üzerindeki kabuklar soyulur ve yazın güneÅŸinden faydalanmaları saÄŸlanırdı. Domates, biber, soÄŸan, patlıcan vb. bostanlar için ÅŸitiller ekilir ve mayıs sonlarına doÄŸru artık bostanlara ÅŸitiller yerleÅŸtirildi. Hayvanlar artık ahırda deÄŸil ağıllarda barındırılır, sütün yoÄŸurdun bol olduÄŸu demler olduÄŸu için yaÄŸ-peynir daha çok bu zamanlarda hazırlanırdı. Eksikler tamamlanır, odunlar temine çalışılırdı. Irmaklar durulur sakinleÅŸir, hayat yaza hazırlanırdı. Yaz mevsimi genelde hasat mevsimidir. Kışa hazırlık vaktidir. Kâinat insanoÄŸluna yazın zaman tanır yaÄŸmur yaÄŸmaz veya az yaÄŸardı. İnsanlar da ona göre var gücüyle çalışır, kışın o uyuÅŸuk halinden eser kalmazdı. Ekinler biçilir, harmanlarda ekinler dövülür, savurulur sap-saman ile daneler birbirinden ayrılır, harmandan evlere ambarlara taşınırdı. Güz mevsimi kışa hazırlıkla geçerdi. DeÄŸirmenlerde tahıl öğütülür, evlere ambarlara yerleÅŸtirilirdi. BaÄŸbozumu olur, herkes pestil, kesme, orcik, pekmez vb. hazırlardı. Kavurmalar yapılır, zahire ve hayvanlar için yemlik temin edilir ve bir kış boyu ne lazımsa o harfiyen yerine getirilirdi çünkü kışın ÅŸakası yoktur 4-5 ay dünyayla irtibat kesilirdi. Tabiatla adı konulmamış ama dünya kurulalı beri böyle bir ahenk içinde yaÅŸanırdı. Bu anlaÅŸmayı insanoÄŸlu bozdu ve kâinatı da etkiledi. Önce insan kâinata müdahale etti, daha iyi ve konforlu bir hayat sürmek/sürdürmek, kışın soÄŸuÄŸundan korunmak için korunaklı evler yaptı. Soba icad etti, sobaya odun gerekti ormana girdi aÄŸaç kesti. Kâinat buna çok itiraz etmedi onu rahatlıkla izale edebildi. Kesilen aÄŸaçların yerine taze aÄŸaçları hemen yetiÅŸtirdi. Bir anlaÅŸma, bir barışıklık içinde birbirini idare ediyorlardı. İnsanoÄŸlu da kâinatı anlıyordu, onun iÅŸleyiÅŸini biliyor ve ona göre ondan yararlanıyordu. Kâinatın yaratıcısı kâinatı insanın emrine vermiÅŸti. Bu hakikati insan da biliyordu kâinat da biliyordu. Bu biliÅŸ ahenkli bir iÅŸleyiÅŸle hayat sürüyordu. Kâinat hem tazeleniyor insan eliyle, hem de hayatını sürdürüyordu. Bu düzen içinde kurt, kuÅŸ, balık, kelebek, menekÅŸe, leylak, arpa, buÄŸday, taÅŸ, toprak, su, ateÅŸ bir yere sahipti. Herkes, her ÅŸey yerini biliyor ve ona göre hayatiyetini devam ettiriyordu. Ama insanoÄŸlu soba ile yetinmedi, kalorifer yaptı onun için daha çok odun lazımdı, bu sefer ormana saldırdı ve gereÄŸinden fazla aÄŸaç kesmeye baÅŸladı. Bununla da yetinmedi, nükleer icadına gitti, bu sefer kâinatın dengesini bozdu. Kâinat zaman zaman kendini topladı, bazen bağırarak isyan etti. Benim varlık alanımı daraltmayın dedikçe insanoÄŸlu onu alt etmeye çalıştı.  Gökdelenler yaptı, füzeler icat edip kâinatın sarstı. İnsanoÄŸlu her seferinde kâinatı maÄŸlup ettiÄŸini sandı/sanıyor, lakin daha son söz söylenmemiÅŸ insan-kâinat mücadelesi devam ediyor, kâinat fıtratını korumaya çalışıyor, beniâdem ise fıtratı bozmaya, ilk raunt insanoÄŸlunun olsa da netice ne olur bilinmez? Kâinatın dengesini insanoÄŸlu bozdu. Bu sefer kâinat kendine yeni bir denge bulmaya çalıştı, fakat insanoÄŸlu öylesine hızlı hareket etmeye baÅŸladı öylesine hızlı hareket etmeye baÅŸladı ki kâinat ona yetiÅŸemez oldu. Artık neresine tamir ederek insanoÄŸluyla beraber yaÅŸayabilecek bunu kestiremez oldu. Kâinat yukarıya doÄŸru çekildi ve göklere sığınmaya baÅŸladı, oradan beniâdeme bazı ikazlarda bulunmaya yeltendi, fakat insanoÄŸlu bir kere kâinata karşı inisiyatifi ele geçirmiÅŸ, bir daha toparlanmasına ve insanla tekrar bir barış saÄŸlayarak ahenk içinde yaÅŸamasına imkân bırakmadı, göğe de hükmetmeye baÅŸladı. Kâinatın bir sonu olduÄŸunu sanarak en yücelere çıkmaya, oradan kâinatın kanunlarını deÄŸiÅŸtirerek ve yeni bir sistem kurmaya çalışmaya baÅŸladı. Kâinat beklemeye ve insanoÄŸlunu ÅŸaşırtmaya baÅŸladı. Bu sefer kendi içinde bir iç hesaplaÅŸmaya gitti. Mevsimlere emirler vermeye baÅŸladı ve alışılmışın dışına çıkın bakalım insanoÄŸlu ne yapacak. Bu sefer yaz-kış birbirine karışmaya baÅŸladı. İnsanoÄŸlunun hamlesine karşı kâinatın bu hamlesi bizleri ÅŸaşırtıyor, aslında ÅŸaşıran biz deÄŸil kâinattır, o sözünde durmaya razı lakin biz insanoÄŸlu sözümüzde durmuyoruz. Kâinat insanoÄŸlu ile anlaÅŸmaya -biraz taviz vererek- hazırdır, lakin biz beniâdem buna razı olur muyuz bilemem. İnsanoÄŸlu geliÅŸtirdiÄŸi teknikle ve ilerlemeyle tek düze bir insan inÅŸa etmeye baÅŸlamış, kâinatın da buna uymasını bekliyor, çok seslilik biz beniâdeme lüzumsuz ve zaman kaybı olarak görünmeye baÅŸlandı. Kâinattan da aynı ÅŸeyi istiyoruz, yaz-kış, soÄŸuk-sıcak olmayacak daima belli bir derecede ve belli bir renkte bir kâinat istiyoruz. Kâinatı buna zorluyoruz. Dengesini ve iÅŸleyiÅŸini bozduk gene ondan bizi memnun etmesini istiyoruz. Nasıl bir ÅŸekil alması lazım geldiÄŸini de ona söyleme tenezzülünde bulunuyoruz, o bizi anlasın istiyoruz, daha doÄŸrusu kuzu kuzu her isteÄŸimize boyun eÄŸsin istiyoruz, tıpkı erk sahiplerine yalakalık yapan kiÅŸiliksizler gibi. Hâlbuki kâinatın bir kiÅŸiliÄŸi var ve Allah ona o kiÅŸiliÄŸi muhafaza etsin diye vermiÅŸ. Kâinat kâfirlik bilmez, Allah’a isyandan anlamaz, çünkü o kendine verilen vazifeyi ifa etmekle mükelleftir. Onu icra edemeyince ÅŸaşırıyor. Aslına bakarsanız o bize ÅŸaşırmış durumda. EÄŸer bir gün kâinat Rabbinden izin alarak bize kaptırdıklarını geri almaya baÅŸlarsa nasıl bir dünyayla karşılaşırız merak konusu. Mesela kâinatın kendi içinde bir yerleÅŸmesi, bir sınırlamaları var. Deniz ile kara arasında bir sınır ve mülk anlaÅŸması var. İnsanoÄŸlu gelmiÅŸ denizden pay alarak karaya vermiÅŸ, denizi doldurmuÅŸ kendi konforu için havalimanı yapmış. EÄŸer deniz ilahi izinle orayı geri isterse ve Rabbim da izin verirse ne olacak? Bozulan bu denge insanoÄŸlunun sosyal yapısına da sirayet etmiÅŸ, kâinata hâkim olan devletler bütün dünyaya da hâkim olmak istiyorlar, kâinat gibi bir gün mazlumlar da haklarını istemeye baÅŸlarsa kâinatın dengesinin bozulduÄŸu gibi dünyanın da dengesi zirüzeber olur ve bugünkü dünya hâkim güçleri ne yapacağını ÅŸaşırırlar. Kâinatla, fıtratla, mevsimle, börtü böcekle anlaÅŸamayan hiçbir düşünüş ve yaÅŸayış ilanihaye devam edemez. Bunun nasıl olacağı ve nasıl saÄŸlanacağını merak eden kevni ayetlere bir daha baksın.
|