Çözüm Süreci |
Çözüm Süreci Hükümetin çözüm süreci, cesurca ve Türkiye?nin geleceği için olumlu bir teşebbüstür. Son gelinen noktada, yetkililer biraz daha itina ile hareket etmelidirler. Yeni bir safhaya girilirken bazı provokasyonların olacağı beklenilen bir husustu, bunu hesaba katmalıydılar. Son Lice olaylarında, büyük bir ihmal veya tedbirsizlik olduğu açıktır. Hükümet yetkilileri başkasını suçlayarak işin içinden çıkma mevkiinde değildirler. Eğer buna güç yetiremiyor veya başkaları bunu istismar edebiliyorsa o zaman ertelemesi lazım idi. Yok yetkililerin -buna içişleri yetkilileri, Beşir Atalay da dahildir- haberleri olmadan olay buraya gelmişse o zaman kusura bakmasınlar çok ileri adımlar atmasınlar. Hükümet, çözüm süreci inkıtaa uğramasın, gelinen noktadan geri dönülmesin, kazanımlarımız heder olmasın diye bazı şeylere göz yummuyor olabilir, siyasetini buna göre ayarlıyor olabilir. Yalnız dikkat edilmesi gereken başka hassasiyetleri de unutmasın. Kürt silahlı kanadı, Türkiye halkının sabrını zorluyor, halkın AKP?ye verdiği kredi bir yere kadardır. Diyarbakır?da, Adana?da hatta İstanbul?da silahlı Kürtçüler, haraç alabiliyorsa, ülkenin belli şehirlerinde eylemler yaparak zorla isteklerini kabul ettirme yolunu benimsiyorlarsa, şehrin göbeğinde lailaheilllalah atlet giyeni IŞİD bayrağı giyiyorsun diye tehdit edebiliyorlarsa... iş vahimdir demektir.
Hükümet buna da tedbir almak zorundadır. PKK?yı, silahlı Kürtçü grubu yatıştıracağım diye başka çevreleri yok sayması veya nasıl olsa bunlar bizi anlar diye düşünmesi asla doğru siyaset değildir. Siyasi alana çekerek Kürtlük meselesini çözmek istiyorsa diğer hassasiyetleri de hesaba katmalı ve ona göre tedbir almalıdır. Meseleyi çözerken devlet vakarını ve ciddiyetini de muhafaza etmelidir. Çözüm sürecini bozmak isteyenler var onlar bunu yapıyorlar diye bir mazeret olamaz, sen çözüm sürecinde nasıl halkı ikna etmeyi becerdiysen bu konuda da halkı ikna etmelisin, ben yapıyorum öyle ise doğrudur anlayışı kötü sonuçlar doğurabilir. Hükümet, Türkiye halkının genelini ikna edebilmesi, dengeli, adil ve tüm kesimlerin hassasiyetlerini hesaba katmakla sağlayabilir. Irak?ta Yezidilere yapılan IŞİD baskısını bahane ederek burada Müslüman halka saldıran bir ırkçı PKK?lıyı veya İslâm?a hakaret eden herhangi bir densizi eğer hükümet tedbirini alarak bunu engellemezse halk kendini korumak için harekete geçebilir. PYD ile IŞİD arasındaki çatışmayı Türkiye?ye sıçramasını önlemenin tek yolu akşama kadar IŞİD aleyhtarı yayınlar yaparak sağlamaya çalışmak istikametli bir siyaset değildir. IŞİD, yanlışlıklar yapıyor olabilir ki yapıyordur, ama bunu abartarak PKK ve silahlı kanadın zulümlerini görmezden gelmek insanımıza zarar verir. IŞİD üzerinden nasıl Esed ve Maliki zulmü örtünmeye çalışılıyorsa aynı şekilde IŞİD üzerinden PKK vb. tedhiş örgütlerin haksızlıkları da meşru gösterilemez. Eğer bunun tedbiri alınmazsa kavga Türkiye içine çekilebilir. Hükümetin kavgayı dışarıda tutabilmesi için çözüm sürecini istikrarlı şekilde nasıl yürütme kararlığını gösteriyorsa aynı dozda da PKK vb. örgütlerin üzerine de kararlı gitmesi lazımdır. Elan siyasi bir boşluk var, ülke içinde veya dışında bunu fırsat bilerek harekete geçen mihraklar da olabilir. Devlet bütün bunları düşünerek hareket edebilme kabiliyetinde ise devlettir. İki işi aynı anda düşünüp icra edemeyen devletler taze devletlerdir, halbuki Türkiye kadim devlet geleneğiyle övünüyor. İsrail, uluslararası güçler vb. bahanelerle kimse bizi ikna edemez, devlet bunları düşünmek hatta bilmek ve tedbirini ona göre almak zorundadır. Eğer bunları sağlayamazsa devlet olma vasfını da kaybeder. Halkı kendi problemini kendisi çözmek mecburiyetinde bırakırsa ülke içinde bölgeden bölgeye farklı güç odakları ortaya çıkar. Kim kiminle hangi şartlarda görüşüyorsa görüşsün tüm toplum katmanların hassasiyetlerini kale alan bir güçlü siyaset üretilsin ve biz de bunu açıkça görelim. Yarın IŞİD bahanesiyle Müslüman bacılarımıza veya Müslüman gençliğe saldıran din dışı saldırı kötü sonuçlar doğurabilir. Bütün bunları dikkat çekmek için yazdım, insanları kışkırtma, birilerini yıpratma veya kayırma niyetiyle bu yazıyı yazmadım. Yetki mesuliyet ister, yetkisi çok mesuliyeti yok zihniyeti artık yeni Türkiye?de yeri olmasın. Bunun ilk uygulayıcıları hükümet yetkileri olsun.
20 Ağustos 2014 / Timeturk
|